(İkinci Bölüm)
İslâmî değerler; inancımızdır. Ezandır, İ’la-yi Kelime-t’ullah’dır. Peygamberimizi ve Ehl-i Beyt’ini sevmektir. İnancımızın emirlerine uymak, yasaklardan uzak durmaktır. Adâletten ayrılmamaktır. Zaman ve sağlık başta olmak üzere hiçbir şeyi israf etmemek, yerli yerinde kullanmaktır. İlimdir, çalışmaktır. Yardımseverliktir. Hak ettiğinden fazlasını istememektir, almak için hileye başvurmamaktır.
İnsanî değerler; kibirden uzak asâlettir, cesârettir, tevâzudur. İnsan haysiyetidir. İnsanın hür yaşama hakkıdır. Nokta kadar menfaat için virgül gibi eğilmemektir. Kişiye ait olan ve olmayan, akla gelen ve gelmeyen her şeyi, kişiye tevdi edilmiş bir emânet olarak kabul edip emânete hıyânet etmemektir. Kendisine üç kuruşluk menfaat sağlamak için, kendisine ait olmayan değerlere el uzatmamak, göz koymamaktır. Ezmemek, ezilmemek, ezdirmemektir.
Emperyalizme ve sömürüye karşı olmaktır.
Ülkücülüğün çerçevesi elbette yalnız bunlarla doldurulamaz. Bunlar; tahdîdi-sınırlayıcı değil tâdâdî-gelişi güzel sıralama maksatlıdır. Belirtilenlere aykırı olmayacak pek çok husus eklenebilir.
Ülkücü, Türkiye’nin ve Türk milletinin meselelerini bilecek, kendisini bu meselelere çözüm üretecek tarzda yetiştirecek, donanımlı olacaktır. Hiç değilse karşı karşıya bulunduğumuz ve karşılaşılması ihtimal dâhilinde bulunan tehlikeleri sezebilmelidir.
Ülkücü bilmeli ki emperyalizm, yalnızca siyâsî ve iktisâdî alanda kendini göstermez. Daha büyük tahribatı kültür sâhasında yapar. Dil kültürün en önemli unsurudur. Türk olmanın en belirgin göstergesi Türkçe konuşmaktır. Türkçe konuşmak yetmez. Türkçeyi doğru ve düzgün konuşmak, konuşurken telaffuza, yazarken imla kurallarına mutlaka uymak gerekir.
Bilinmeli ki Türkçemizi kaybettiğimizde, candan aziz vatanımız dâhil, kaybedilecek hiçbir değerimiz kalmamış demektir.
Ülkücü târih şuuruna da sâhip olacaktır. Târih, yalnız geçmişteki olayları belli bir sıra ile gelecek nesillere aktaran bilgi sepeti değildir. Geleceğimizi tanzim eden bir ilim dalıdır. Geçmişin câhili olanlar, geleceğin körüdürler.
Ülkücü, millî menfaatlerimize olduğu kadar, millî motiflerimize ve sembollerimize de sâhip çıkmalıdır.
Bütün bunlarla birlikte ülkücü, ölçülü olmalıdır. Mutlaka bir meslek edinmelidir. Hangi mesleği seçerse seçsin, o alanın en iyisi olmaya çalışmalıdır. Özlediği hayatı yaşayacak gelire, temiz yollardan sâhip olacak şekilde kendini yetiştirmeli veya alnının teriyle sağladığı gelire göre bir hayat yaşamalıdır. Mutlaka tasarruf yapmalıdır. Tasarrufun gelirden değil, giderden yapılacağını bilmeli, cimri de olmamalıdır.
Ülkücülük, Türklüğü beden, İslâmiyet’i ruh olarak kabul etmektir.
Bütün bunları yapmak zor gibi görünse de, hayat tarzı olarak benimsendiğinde hiçbir zorluğunun olmadığı anlaşılacaktır. Bu hedeflere birer-birer ulaşabilenler; yaşarken kendi cennetlerini oluşturduklarını görecekler, kendilerini mutlu, huzurlu hissedeceklerdir.
Ülkücü, öğüt veren değil, örnek olan insandır. Çevresinde kendisi gibi hareket edenleri gördükçe, mutluluğu artacak, kendine güveni pekişecek, gelecekle ilgili ümitleri güçlenecektir. (BİTTİ)