Prof. Dr. Orhan Düzgüneş, 25 yıl önce bugün ebedi âleme irtihal etmişti. 1973 yılından başlayarak, 1994 yılına kadar Türk Ocakları’nın Genel Başkanı sıfatıyla Türk milliyetçiliğine hizmet etti. Türk Ocakları’nın 1970 yılı başından sonra girdiği “fetret” döneminin aşılmasında, 12 Eylül darbesiyle dernek ve parti faaliyetlerinin yasaklanması üzerine fiilen kapanan Derneğin 1984 yılında yeniden faaliyete başlayıp kısa zamanda Türkiye genelinde teşkilatlanmasında, bugünkü konumuna gelmesinde onun büyük emeği ve payı vardır. Keza milliyetçi-ülkücü ziraat mühendislerinin dernek vakıf olarak bir araya gelmeleri, güçlü bir teşkilat kurmaları ve sürdürmeleri, siyasi çekişmelerin dışında kalmaları onun toparlayıcı, saygın kişiliğinin eseridir.
Şahsi, maddi, siyasi hiçbir hesabı yoktu. Tam anlamıyla bir görev adamıydı. Kendisine nerede ihtiyaç duyuluyorsa göreve çağrılır, çeşitli sorunların, zorlukların hatta 80 öncesinin kaotik ortamında can tehlikesinin bulunduğunu bilmesine rağmen yönetimi üstlenmekten çekinmezdi. Her milliyetçinin ve ülkücünün, özellikle yönetici sıfatı bulunanlarının hayatlarının tehlikede olduğu, radikal solcu örgüt militanları tarafından katledildiği, can güvenliklerinin kalmadığı, anarşinin hüküm sürdüğü dönemde, 1973-1978 yılları arasında Ülkücü Öğretmenler ve Öğretim Üyeleri Derneği’nin (ÜLKÜ-BİR) beş yıl Genel Başkanlığını yaptı. Ülkücü öğretmenlerin canlarını ve mesleki güvenliklerini düşünmeden ülke çapında büyük bir inanç, coşku ve adanmışlık duygusuyla yürüttükleri o destansı mücadelenin lideri Prof. Düzgüneş idi. Ama kendini hiçbir zaman öne çıkarmadı, reklamını yapmadı. Sessiz, sakin ve mütevazı kişiliğiyle görevini eksiksiz yapmaya çalıştı. MHP’nin 1977 seçimlerinde oy patlaması yaparak TBMM’nde grup kurmasında bu fedakâr öğretmenlerimizin, ÜLKÜ-BİR’in çok büyük emeği vardır.
Mesleğinde de başarılı iyi bir bilim insanıydı; fikri yapısının bilinmesine rağmen TÜBİTAK’tan bilim ödülü alabilmesi bu özelliğinin sonucudur. Orhan hoca ile 70’li yıllardan başlayarak vefatına kadar çok yakın ilişkimiz oldu. Şahsiyetiyle, ahlâkıyla, fikrine ve düşüncesine hizmet azmiyle örnek ve her açıdan güvenilir bir insandı. Cesurdu, her ortamda inandıklarını kavgaya girmeden savunur, asla taviz vermezdi. Ülkücü ahlâkı özümsediğinden her zaman hayat tarzı olarak yaşadı. Aziz başkanım, saygıdeğer büyüğüm, Türk Ocakları’nın unutulmaz “ak sakalı”, örnek dava adamı muhterem Orhan Düzgüneş’i bir kere daha derin bir muhabbetle, hürmetle ve rahmetle anıyorum. Ruhu şad olsun.