Ordu, yeşiliyle hemen dibindeki mavi denizi ile harika bir yer. Ordu’yu daha iyi görmek için teleferikle Boztepe’ye çıkıyoruz. Üzüntülüyüz. İnsanımız teleferiklerin plastik koruma camlarını muhtelif sert cisimlerle çizerek adlarını vs. yazmışlar. Utanıyoruz halimizden. Teleferiğin kabinlerine Ordu’nun ilçelerinin adları verilmiş, çok hoş bir uygulama, takdir ediyoruz hayata geçirenleri. Boztepe, Ordu’yu tam tepeden kuş bakışı görebilen bir yer. Yetkililer orayı güzel dizayn etmişler, misafirler çok güzel ağırlanıyor. Hemen yamacın dibinden yamaç paraşütleri Ordu’ya doğru müşterilerini uçuruyorlar. Seyretmesi çok güzel ve de güzel bir görüntü, birçok fotoğraf çektik. Ordu’nun meşhur pidesinden tatmadan da geçmedik, şehre karşı da pek hoş oluyor. Kısaca, Boztepe’ye çıkmalı, şu Orduya bakmalı diye boşa dememişler. Pidenin dışında tatmadık ama öğrendik Melocan kavurması, Kaldirik kavurması, Bostan turşusu, Mısır yağlaşı, Kabak tatlısı, Sakarca, Pezük gibi daha neler neler. Bir de Ordu’nun dereleri var yukarı akmıyor ama Ordu’nun içinden şehri bölüyor birkaç yerden. Son olsun ama dikkat çekici bir husus, artık hizmete geçmiş deniz üstünde Ordu- Giresun Havaalanı dikkatlerden kaçmıyor.
Devamla 43.000 nüfuslu Bulancak hemen ardından Giresun. Ancak panoramik olarak Giresun’u gezebildik. Dönüş yolunda gezmeyi planlıyoruz. Buna rağmen Eski camileri denizde bir adası ve kale kalıntıları dikkatimizden kaçmadı inşallah dönüşte.
Hedefimiz Beşikdüzü İlçesi. Sevdiğimiz dostlarımız bizi bekliyorlar. Harika bir deniz görüntüsüyle tünelleriyle (Keşap Tüneli 200m, Geçilmez Tüneli 362m, Uluburun Tüneli 980m, Arıdurak Tüneli 372m, Kilise Burnu Tüneli 200m, Eynesil Tüneli 575m, Yoroz Tüneli 255m) devam ediyoruz. 22.300 nüfuslu Espiye,16.800 nüfuslu Tirebolu yolumuz üzerinde bizi karşılıyorlar.
Beşikdüzü’nün Kozluca Köyünü bulmak üzere epeyi dolandık. Hava karardı, navigasyon ara sıra bize isyan ediyor herhalde ormanlık alanda kayıp olduk. Kayıp olmak ta bir hoşluk aslında adrenaliniz artıyor.
Karadeniz insanının samimiyeti misafirperverliği karşısında şaşırmamak elde değil. Bizim geldiğimizi duyan bütün mahalleli bizi karşılamaya geldi, hoş sohbetten sonra geç vakitler de dinlenmeye çekildik. Bu samimiyet bu doğallık karşısında Karadeniz insanının tevekkülünü, sabrını, fıtratının güzelliğini bir kez daha görme fırsatımız oldu. Herkese çok teşekkürler. Yağmur da yağmaya başladı zaman zaman hızını artırıyor sabaha inşallah düzelir umut ediyoruz.
Sabah güzel bir kahvaltıdan sonra ayrılık vakti geldi. Akşam geldiğimiz de bizi coşku ile karşılayan dostlarımız şu anda bir hüzün içindeler. Onları giderek üzdüğümüz için yüreğimiz sızlıyor ama devam etmek zorundayız. Yağmur bütün şiddeti ile yağmaya devam ediyor. Araca binemeden bir müddet çatı altında bekleyerek birazcık dinmesini bekliyoruz.
Yola devam, her taraftan küçük şelaleler oluşmuş yola akıyor. Yağmur şiddetini artırarak devam ediyor. Akçaabat’a doğru devam ediyoruz. Nihat Usta’nın yerindeyiz. Sırf Akçaabat köfte yemek için uğruyoruz. Aslında acıkmış değiliz.
Akçaabat 114.000 nüfuslu bir ilçe. Şehrin orta üst kesimlerinde Orta Mahallede Osmanlı konaklarının varlığını öğrendik. Mehmet Efendi, Hüsnü Efendi, Timucuoğlu vb. gibi konakları gezdik fotoğrafladık. Konaklar güzel dizayn edilmiş konaklarda yaşam devam ediyor. Yani canlı yerleşim yerleri bazıları ise düğün nişan vb. gibi hizmetler için kullanılıyor.