Lübnan’da Türkler, 5 ayrı grup teşkil ederler. Bu grupların her biri farklı târihe sâhiptir.
1-Kuzey Vilayeti içinde Kobayat yakınındaki iki köyde yaşayan Akkar Türkmenleri, 2-Doğu Lübnan'da Beka vilayeti içinde yer alan Baalbek şehri çevresindeki 5 küçük yerleşim birimi ve Hermel şehri yakınında Suriye sınırındaki 1 köyde yaşayan Baalbek Türkmenleri, 3-Girit Adasının Osmanlı'dan Yunan hâkimiyetine geçmesi ve Giritli Türklere yönelik saldırıların artması ile adadaki Türklerin o dönemde Osmanlı hâkimiyetindeki bölgelere yerleştirilmesi çerçevesinde Suriye ve Lübnan'a getirilen ve şu anda Trablus'ta yaşayan Giritli Türkler, 4-1940'lı yıllarda ekonomik sebeplerle Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesinden göç ederek çoğunluğu Beyrut olmak üzere Lübnan'a yerleşmiş Türk vatandaşları, 5-Suriye'den göç eden az sayıdaki Türkmenler. Ayrıca 93 Harbi olarak bilinen Osmanlı-Rus Savaşı sonrası (1877-78) Balkanlardan Ortadoğu'ya yerleştirilen Çerkesler. Ki onları; ‘Türkî / Türk’e yakın, Türk’e benzer’ gibi sıfatlarla anmak mümkündür.
Lübnan’daki Türklerin her bir grubu, Türk olduklarının şuurundadırlar. Ancak Lübnan’da etnik kimlikten çok mezhepler ön plandadır. Türkler, etnik kimliklerini koruma hususunda yeterli ölçüde hassas değildir. Bu durumun sebebi, Lübnan’da, Romanya’da Hamdullah Suphi Tanrıöver gibi Türklere sâhip çıkacak, onlara Türk kimliğini yeniden kazandıracak büyükelçiler bulunmayışıdır.
Son 5-10 sene içerisinde Büyükelçiliğimizin gayretleri, Türkiye’nin Lübnan’a ilgisinin artması, Türk askerî birliğinin Güney Lübnan’a gelmesi, Türklüğün Lübnan’da Türkmenler açısından övünç kaynağına dönüşmesi gibi sebeplerle Türkmen kimliğini korumak yönünde bir düşünce oluşmaya başlamıştır. Bu düşüncenin mutlaka desteklenmesi ve geliştirilmesi gerekmektedir.
Lübnan Türkleri, muhafazakâr ve dinlerine bağlı insanlardır. Samîmi Sünni Müslüman’dırlar. Radikal eğilimlerin dışında kalmasını bilmişlerdir. Türkler, Türk oldukları için bir baskıya veya tehdide mâruz kalmamakta, sâdece Sünni olmaları sebebiyle bâzı problemlerle karşılaşmaktadırlar.
(ORSAM Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi Raporundan faydalanılmıştır.)