Doç. Dr. Süleyman COŞKUNER

Kaliteli Yaşam Uzmanı

suleymancoskuner@hotmail.com

Dünya ve Ahiret Hayatı

Bazı kimseler diyorlar ki, "Dünya hayatı bir ağacın gölgesinde dinlenme kadardır".
Bazıları da: "Yolculuk esnasında bir handa konaklama süresi kadardır".
Elbette bu sözleri söyleyenlerin bir ard niyetleri yoktur. İyi niyetle dünya hayatının geçici olduğunu, asıl önemli olan hayatın ahiret hayatı olduğunu vurgulamak maksadıyla söylediklerini varsayarız.
Kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim, her iki âlemin  de çok önemli olduğunu, birçok yerde vurgulamaktadır. Esasen, Dünyanın ekme, Ahiretin de hasad etme olduğunu düşünürsek, iki alemin de ne kadar önemli olduğu kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
Yine kutsal kitabımız, hayatımızın her bir safhasında ölçü ve dengeye büyük önem verirken, İFRAT ve TEFRİT'e düşülmemesi gerektiğine de işaret etmektedir.
Ahiretin önemini aşırı yücelterek, Dünya hayatını basite indirgemek ne kadar yanlış ise; tamamen dünya hayatına dalarak, ahireti gereğince dikkate almamak da, o derece de yanlıştır.
YÜCE DİNİMİZ her iki âlemdeki görev ve sorumluluklarımızı belirtmiştir. Ahirette Cennete girebilmek için, Dünyada nasıl bir yaşantı süreceğimiz açıkça belirtilmiştir.
- Doğru ve dürüst olacağız.
- Kul  hakkı yemeyeceğiz.
- Çok çalışıp, başarılı olacağız.
- Mesleğimizi çok yüksek kaliteli bir şekilde icra edeceğiz.
- İnsanlığa faydalı üretimlerde bulunacağız.
- Hiç bir kimseyi incitmeyeceğiz.
- Merhametli ve affedici olacağız.
- Alçak gönüllü, saygılı ve tebessüm sahibi olacağız.
- Sabırlı ve tefekkür sahibi olacağız.
- Rabbimizin hikmetlerine şartsız selam duracağız.
- Rabbimizin emreylediği şekilde, kulluk vazifelerimizi yerine getireceğiz.
Zira Cenneti kazanmak hiç de kolay değil.
Cehennem de asla lüzumsuz değil.
Cenneti kazanıp kazanamadığımıza, dünyadaki yaşantımıza, Rabbimizin emirlerini yerine getirip - getirmediğimize göre karar verilecek.
Görüldüğü gibi, Dünya hayatı bir ağacın gölgesinde dinlenmek kadar basit değildir.
Rabbimiz ne kadar ömür verdiyse, tamamını, Rabbimizin emir ve buyruklarını hakkıyla yerine getirerek geçirme zorunluluğumuz vardır.
Hem dünya yaşantısını insanoğluna yaraşır ve yakışır bir şekilde geçireceğiz; hem de Yüce Dinimizin emir ve yasaklarına harfiyyen uymaya gayret ederek, yüzümüzün akıyla huzura çıkmaya çalışacağız.
Fark edebiliyorsak eğer, iki alem birbirine sıkı sıkıya bağlı ve iç içe geçmiş vaziyettedir.
Ahireti hakkıyla  kazanabilmenin yolu, Dünya hayatını nasıl yaşadığımıza bağlıdır.
Efendimiz (sav), yaşantısından örnekler vererek, bu önemli dengenin nasıl kurulacağını bizlere bildirmiştir.
İbadette aşırı gidip, Efendimiz'den övgü bekleyen sahabilere; "Ben gece ibadet de yaparım, uyurum da, zevcemle de ilgilenirim. Bazen oruç (nafile) tutarım, bazen tutmam", Bazen çalışırım, bazen de dinlenirim" diyerek ölçü ve dengeyi öğütlemiştir.
Dinimizin yasak kıldığı haşarılıklara, yanlışlara, gıybete, içkiye - kumara, yalana, kul  hakkına fütursuzca dalıp, Ahiret hayatını ve ona hazırlanmayı kulak arkası edenlerin VAY HALİNE...
Dünya hayatı Ahiret hayatını kazanma hasadının  sürme, çapalama, ekme, sulama, zararlılardan arındırma, gübreleme yeri olduğuna göre, insanoğlunun görev ve sorumluluğunun ne kadar ciddi ve önemli olduğu, kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
Rab'bim cümlemizi, Ahireti hakkıyla kazanabilmek için, Dünyasını emrolunduğumuz  gibi yaşamaya gayret edenlerden eylesin.
AMİNNN...

Selam, sevgi ve dualarımla.
Yüceler Yücesine emanet olalım.