Dr. Sakin ÖNER

Eğitimci

Milli Eğitim Bakanlığı Pandemiden Sınıfta Kaldı

Pandemi vakalarının yüksekliği yönünden Avrupa’da birinci, dünyada ilk üç arasında olan ilk üçe giren Türkiye’de bu süreçte Milli Eğitim Bakanlığı, okulları öğretime açma, öğretmenleri aşılama ve eğitime ulaşamayan öğrenciler konusunda başarılı olamamıştır.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un, pandemi sürecinde önümüzdeki günlerde alınacak tedbirlerle ilgili yaptığı son açıklama kamuoyunu hiç tatmin etmemiştir. Bakan kendisine sorulan sorulara hiçbir net cevap vermemiş, '81 ilde yeniden uzaktan eğitime geçilmesi ihtimali var mı?' sorusuna "Durum Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu'yla değerlendiriliyor. Önümüzdeki hafta da bu tür değerlendirme Cumhurbaşkanımızın başkanlığında hayata geçecek" demiştir. Halbuki bugüne kadar Milli Eğitim Bakanlığının da eğitimin paydaşlarının temsilcilerinin katıldığı bir Bilim Kurulu oluşturması ve Sağlık Bakanlığının verilerinin bu kurulda değerlendirmelerine göre süreci yönetmesi gerekirdi.

Bakan, 2 Mart’tan itibaren yerinde karar dönemine geçildiğini, valiliklerin tedbirlerini iller seviyesinde aldığını, 9 ilimizde LGS sınavına hazırlanan ortaokulların 8. sınıf ve YKS sınavına hazırlanan liselerin 12. sınıf öğrencileri yüz yüze eğitim öğretime devam ettiğini, Yalova ve Eskişehir’de ilkokulların yüz yüze eğitime kapatıldığını açıkladı.  Önümüzdeki sürecin kabine toplantılarında sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında tümüyle değerlendirileceğini belirtti.

İsveç, Almanya, Fransa ve Amerika gibi gelişmiş ülkeler hayata dair tüm alanları kapatıp okulları açık tutmuşlardır. Türkiye’de ise ilk günden itibaren ortaokulların ve liselerin bütün ara sınıfları, üniversitelerin bütün sınıfları öğretime kapatılmıştır. Ayrıca halen 2 milyonun üzerinde uzaktan eğitime ulaşamayan öğrenci bulunmaktadır. Bu öğrencilerin istikbali gün geçtikçe kararmaktadır.

Eğitim Sendikalarının tespitlerine göre şimdiye kadar 1.178 öğretmen, 1.455 öğrenci Covid-19’a yakalanmış, 18 öğretmen ise hayatını kaybetmiştir. Bakan Selçuk, gazetecilerin ‘Yüz yüze eğitime geçildiğinden bu yana kaç öğretmen ve öğrenci coronaya yakalandı?’ sorusuna şu cevabı vermiştir: Biz bu verileri Sağlık Bakanlığı’ndan günlük alıyoruz. Ancak kendi kararlarımızı alırken veriye dayalı almak için alıyoruz. Bunu ilan etmek için almıyoruz. Sağlık Bakanlığı’nın verilerini açıklarsak doğru olmaz.” Bakanın coronaya yakalanan öğretmen ve öğrenci sayısını açıklayamaması çok tuhaftır.

Bakan Selçuk, 1 milyon 259 bin öğretmenin, öncelikle köy okullarından başlamak üzere yüzde 10’unun aşılandığını, 125 bin öğretmenimizin tekrar aşılanacağını açıklamıştır. Bakan, “Sadece aşının gelmesinde gecikmeler oluyor. Bu gecikmeler öğretmenlerin aşılanmasında da söz konusu olabiliyor” demiştir. Yüzde 90’u aşılanmayan öğretmenler, kendi aşılanmaları tamamlanmadan milyon dolarlık ücretler alan futbolculara aşı önceliği tanınmasına son derece üzülmüş ve kınamışlardır.

Milli Eğitim Bakanlığı, eğer bir neslin istikbalinin kararmaması için, bir an önce öğretmenlerin aşılanmasını tamamlayarak seyreltilmiş olarak bütün kademelerde ve sınıf seviyelerinde, kültür dersleri dışındaki derslerde, özellikle fen dersleri ve uygulamalı meslek derslerinde yüz yüze eğitim öğretime başlamanın ortamını hazırlamalıdır. Kültür derslerinde yine uzaktan eğitime devam edilebilir.  Böylece hibrit eğitime geçilmiş olur. Böylece öğrenciler arasındaki imkan ve fırsat eşitsizliği kısmen giderilebilir. Şu anda dershanelerde ve sınavlara hazırlık kurslarında yüz yüze eğitime devam edildiğini de gözden uzak tutmamak gerekir.

Bakan, “köy okullarını ve ilkokulları açık tutmaya çalıştık. Fırsat eşitliği açısından açık tuttuk. Eğitimsel kayıplar bizim en çok zorlandığımız alanlar köy okulları, ilkokullar ve sınav gruplarıydı” diyor. Açık tutulan köy okulları, acaba pandemiden önce açık olan okullar mı, acaba 1980’li yıllardan itibaren kapatılan ve öğrencileri taşımalı eğitimle taşınan 17 bin civarındaki köy okulları da öğretime açıldı mı? Sayın Bakanın bu konuya da açıklık kazandırması gerekir.   

Bakan, ikinci dönem ara tatilinin kaldırıldığını, yaz tatilinin iki hafta kısaltılarak okulların 2 Temmuz'da kapanacağını bildirmiştir. Çocuklar için tatilin de çok önemli olduğunu, yazın öğrencileri zorunlu ya da gönüllü olarak okullara getiremeyeceklerini söylemiştir.  Yazın televizyonla eğitimin, internet desteğinin, gençlik merkezlerinde, okul, kurs, spor alanlarında eğitimlerin devam edeceğini belirtmiştir. Halbuki Milli Eğitim Bakanlığının 2 Temmuz'dan sonra bir ve bir buçuk ay özellikle uzaktan eğitime ulaşamayan öğrenciler için telafi programı uygulaması gereklidir. Ayrıca bu öğrenciler Açıköğretim Lisesi basılı dokümanları ile desteklenmelidir. 

Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk’un, bu sürecin yönetimi konusunda kabineden önce Sağlık Bilim Kurulu verilerinin ışığında eğitimcilerin görüşlerini alarak soruna çözüm yolları üretmesinin daha doğru olduğunu düşünüyoruz.