Gelecek, henüz belirgin olmadan fırsatların farkına varabilenlere aittir.Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier; Oscar Wilde’ye ait bu cümleyi iki Türk hekimine Alman devlet nişanı takdim ederken kullandı. Dünyayı kurtaran çift olarak anılan Dr. Özlem Türeci ve Prof. Dr. Uğur Şahin Alman devlet nişanı alarak bizi gururlandırdı.
Almanya’nın en önemli devlet ödülü olan yıldızlı büyük liyakat nişanı siyasi, ekonomik, kültürel, manevi ve fahri alanlarda olağanüstü başarı gösterenlere veriliyor. Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier; Cumhurbaşkanlığı sarayı bugüne kadar bu derece önemli bilimsel bir kahramanlığa tanıklık yapmadı diyerek iki Türk hekiminin ileri görüşlülüğü, araştırmacı ruhu ve sonsuz çalışma azmiyle ışık hızında bir süreçte aşı geliştirdiklerine dikkat çekti.
Steinmeier; İki Türk hekimin kültürel, sosyal ve ekonomik olarak Almanya’nın ayakta kalmasına olanak sağladıklarını dile getirdi.Dünyayı kurtaran çift, mucize insanlar, Prof. Dr. Uğur Şahin ve Dr. Özlem Türeci Almanların kahramanı, Türk milletinin gururu ve tüm insanlığın umudu oldular.
Prof. Dr. Aziz Sancar’ın Nobel’e layık görülmesi iki Türk hekiminin Alman devletinin ayakta kalmasına olanak sağlaması ve tüm dünyayı kurtaran kahraman ilan edilmeleri beyin göçü konusunu aklımıza getirdi. Ülkemiz çok değerli insan kaynağına sahip olmasına rağmen maalesef beyin göçüne engel olamıyor.
Mardin’in Savur ilçesinden Nobel ödülüne uzanan hayat hikâyesi ile Prof. Dr. Aziz Sancar, İskenderun’da dünyaya gelen ve yıldızlı büyük liyakat nişanına layık görülen Prof. Dr. Uğur Şahin ve Dr. Özlem Türeci dünyanın isimlerini ezberlediği gurur duyduğumuz bilim insanlarımız oldular.
Almanya’da bir fabrika işçisinin çocuğu olarak ulaşılması çok zor bir hayali gerçeğe dönüştüren, Prof. Dr. Uğur Şahin bugün eşiyle birlikte Almanya’nın en zengin 100 kişisi arasında yer alıyor. Geliştirdikleri aşıyla dünyaya umut olan bilim insanlarımız aynı zamanda Almanya gibi ekonomisi güçlü bir ülkenin en zengin 100 insanı arasına girmeyi başardılar.
Gönül isterdi ki bu değerli bilim insanlarımız kendi ülkelerinden dünyaya umut olsalardı, ülke ekonomimizi ayakta tutsalardı.Maalesef biz onları ülkemizde tutacak imkânları sağlayamadık. Umarım bundan sonra değerli insan kaynaklarımızı beyin göçüne mecbur bırakmayız.Ülkemizde kalmalarına olanak sağlarız.
Bize kırmızı hiç yakışmıyor!!!
İnsanın kendine yaptığı kötülüğü dünya bir araya gelse ona yapamaz. Biz dünyayı kurtaran kahramanları içimizden çıkarken, kendimize kötülük yapmaktan vazgeçemiyoruz! Türkiye’de Korona virüs günlük vaka sayısı bu yazıyı kaleme aldığımda 29.762 kişiydi. Gidişata göre nisanın ilk haftası 30 binli rakamları göreceğimiz konuşulurken,mart bitmeden bu rakama ulaştık. Günlük vefat sayısı artık 100’ün üzerinde seyrediyor. Türkiye haritasının tamamı kırmızı renge doğru ilerliyor.
Bu gidişe dur diyecek tedbirleri almazsak ülke olarak tam kapanma sürecine girmek zorunda kalacağız.Tam kapanma ekonomik sıkıntı demek. Psikolojik bunalım demek. Bu durumu yaşamak istemiyorsak kendimize gelelim. Belki birazcık bunaldık, belki ruhumuz can çekişiyor, belki birazcık kızardık ama bize kırmızı hiç yakışmıyor!!!