Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Türk Kültüründe Nevruz

Nevruz, Farsça'da ‘Yeni Gün’  anlamında bir kelimedir. Türk kültüründe ise bir Bayram Günü'nün adıdır. Bütün bayramların ortak özelliği, milletin fertlerini birbirine bağlaması, sosyal bütünleşmeyi sağlaması ve millet olma şuurunun doğmasında ve gelişmesinde etkili olmasıdır. Nevruz, bu amaçların gerçekleşmesi için kutlanmaktadır. Diğer bayramlarda olduğu gibi, Nevruz kutlamalarında da paylaşılan kederler azalır, sevinçler çoğalır. Pir Sultan Abdal, Nevruz gerçeğini şöyle ifade ediyor:

Âşık olan canlar bugün gelirler Sultan Nevruz günü birlik olurlar                                                                              
Hallak-ı cihanda
*ziyâ olurlar                                                                                     
Himmeti erince Nevruz Sultan'ın

 Nevruz, öncelikle çok geniş bir alanı ifade eden Türk Dünyâsı'nın bayramıdır. İslâm Âlemi'ne dahil olan Farslar ve Şii inancındaki topluluklar ile Alevî kültürüne mensup insanlar da Nevruz'u bayram olarak kutluyorlar.

Nevruz ile ilgili üç destan vardır. En eskisi ve yaygın olanı Ergenekon Destanı'dır. Uluğ Türkistan'daki Türklerin yaşadıkları ve etrafı demir cevherinden oluşan yüksek dağlarla çevrili bölgeden çıkışları anlatılır.

Ebulgazi Bahadır Han, 1663 yılında yazdığı ‘Şecere-i Türkî Türklerin Soy Ağacı’  adlı eserinde anlatır:  Türkler, 4.000 yıl yaşadıkları ve adına ‘Ergenekon’ dedikleri bölgeye sığamayacak kadar çoğalınca, yeni diyarlara açılmak istediler. Bir demirci ustası, dağı oluşturan demir cevherini eriterek,  üzerinde binicisi bulunan bir atın geçebileceği genişlik ve yükseklikte bir kapı açar. Türkler, gökyüzünde parlayan hilâl biçimindeki ayın aydınlattığı bir gecenin, sabahla kucaklaşacağı saatlerde bir Bozkurt'un önderliği ve koruyuculuğunda, bu kapıdan dünyaya açılırlar.

İşte o saatlerde başlayan gün, günümüz takviminde 21 Mart'tır.

Nevruz ile ilgili ikinci destan, Kırmançiler ve Zazalara mal edilmektedir. Bu destanda, Kawa adlı bir demirci ustasının zâlim hükümdar Dahhak'a karşı dağlarda ateş yakarak başlattığı ayaklanma hareketi anlatılmaktadır. Olayın yaşandığı târih, günümüz takviminde yine 21 Mart ile örtüşmektedir. İki destan arasında müşterek olan; dağ, ateş ve hürriyet motifleri, Türkler ile Kurmançi ve Zazaların aynı kültürel köke sâhip olduklarının göstergesi olarak kabul edilebilir.

Üçüncü destan ise Farslara aittir. Küssı Devleti krallarından Cemşid'in Bâbil'e girdiği günü anlatır. O gün, günümüz takviminde 21 Mart'tır.

Nevruz'u ırkî ve dîni motiflerden arındıranlar, bayram gününü, kıştan bahara geçiş olayı ile irtibatlandırıyorlar. Eski Farsların da kullandıkları güneş takviminde yeni yılın ilk günü, milâdî takvimde 21 Mart'ta başlar.

Eski Türk kaynaklarında Nevruz, 12 hayvanlı takvimin yılbaşı günüdür. Bu takvim, Türklerin Ergenekon'dan çıkış târihine göre düzenlenmiş olabilir. Veya Türkler, Ergenekon'dan çıkışlarını yeni yılın ilk gününe denk getirmişlerdir. İkisi de olabilir.

Bazı Müslüman topluluklarında Nevruz, Cenab-ı Allah (cc) Hazretleri'nin kâinatı ve insanı yarattığı gün olarak kabul edilir.

 Alevi cemaatinde Nevruz, Hz. Ali (kav) Efendimiz'in doğum günü ve aynı zamanda Hz. Fatma (ra) ile evlendiği gündür.  Şiilerde Nevruz, Hz. Ali'nin halife ilân edildiği gündür.  Nevruz'u, Hz. Muhammed (sav) Efendimiz'in Peygamberlik hil'atini giydiği gün, Hz. Nuh'un gemisinin karaya oturduğu gün, Türklerin kışlaklardan yaylaklara göç ettikleri gün... şeklinde değerlendirenler de vardır.

 Endonezya, Malezya, Suudî Arabistan ve Afrika kıt'asında bulunan; Türklük, Şiilik ve Alevilikle ilgisi olmayan Müslüman topluluklarında Nevruz kutlamalarına rastlanmamaktadır. Veya kültürlerinde Nevruz'un önemli bir yeri yoktur. Gagauzlar ve Karayimler hariç olmak üzere, İslâmiyet dışı toplumlarda ise Nevruz hiç bilinmemektedir.

 * Bayramlar halkın ruhudur. Târihe, kültüre, geleneğe dayalı devamlılık bilincini diri tutar.

* Nevruz'un İslâmî öğeleri, Türklerin İslâmiyet'le şereflenmiş olmalarının gururunu geçmişten geleceğe taşıyan mukaddes unsurlardır.

 Geçmiş yıllarda Nevruz, ülkemizdeki terörist, bölücü ve Türk düşmanı grupların ideolojik gösterilerine âlet ediliyordu. Bu sebeple Nevruz kutlamaları yasaklanmıştı. 1990'lı yılların başında yasak kaldırıldı.  Böylece 4.000 yıldan beri var olan ve özü ile Türk kültürünün bayramı olan Nevruz'un, iyi niyetli insanlar tarafından da kutlanabilmesine imkân sağlandı.

Nevruz Bayramınız kutlu olsun saygıdeğer okuyucularım.

*Hallak-ı cihan: Benzeri olmayan şeyleri vücuda getiren, kimseye benzemeyen. İcat edici olan.