Geçtiğimiz gün, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutladık…
Medya kuruluşları kötü örnekler veriyor. Keşke rol model ve kahraman kadınlar anlatılsa. Medya kuruluşları kadının değerini anlatsa…
Hayatımızda rol model örnek kadınlar var. Benim hayatımın örnek timsali Fadime Halam…
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde halamdan söz etmek ve onunla yaşadığım çocukluk anılarımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde rahmetli Fadime Halam ile Rahmetli Emine Anamın şahsında ebediyete intikal eden tüm hala ve anaların ruhları için bir Fatiha, üç İhlas okuyalım El Fatiha…
Örnek Bir Kadın Fadime Halam
Rahmetli halam, okur yazar değildi ama canlı şahitti. Sadece benim halam değil çalışkan, yardım yapmayı sever ve yaptığı iyiliklerle tüm köyün Fadime Halası, cefakâr ve fedakâr bir Anadolu kadınıydı.
O benim sadece halam değil ana vekilim, ilk hocam, evlatlığı olmaktan şeref duyduğum…
Okumama vesile olan halamın ezanın yeniden Arapça olarak okunması ve Ayasofya dendiği zaman yaşadığı heyecan halen gözümün önünde. Keşke tüm halalar benim halam gibi olsa, benim için büyük bir şans.
Ezanın Arapça okunması için kurban adamıştı
Rahmetli halam, babası İbrahim Dedem 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı’na giderken üç yaşında dedemin tek kız evladı. Dedem şehit olunca Büyük Dedem Hasan Kandaz Ağa tarafından büyütülmüş, dini bütün bir kadındı. Kışın, kendisi ile koyun çobanlığı yaparken buzlu suda abdest alıp, kar üstünde namaz kılması beni çok duygulandırırdı. Rahmetli halamın, dakikalarca yağan karın atında ve kar üstünde tüm Müslümanlar ile devlet ve millet için hayır dua etmesi gözümün önünden hiç gitmiyor.
Ezanlar Türkçe’ye çevrilince yeniden ezanların Arapça okunması için büyük bir koçu kurban etmeyi adadığını ve ezanın ilk kez Arapça okunduğunu duyduğunda büyük bir koçu kınalayıp kurban ettiğini ondan heyecanla dinlerken sanki o günleri yaşar gibi oluyordum. Halamın hayatı başlı başına belgesel ve roman konusu, inşallah bir gün onun çileli ve fedakâr hayatını da belgeselleştirmek nasip olur.
Halamın Ayasofya Camisi Aşkı
Rahmetli halamdan, yaylanın düzlerinde soğuk su gözesinin başında peygamberimizin hayatı Hazreti Ali efendimizin cenkleri ve tarihi bilgileri dinleyerek çocukluk yıllarım geçti. Halamın en büyük isteği Ayasofya Camisi’nin büyük kubbesi altında namaz kılmak ve dua etmek isteğini 1985 yılında gerçekleştirdik.
Giresun Espiye Dikmen Köyü’nden Gebze’ye yanıma geldiğinde rahmetli babamla birlikte benden ilk istekleri Ayasofya’ya gitmek oldu. Bir sonbahar günü, birlikte Ayasofya’ya gidip bu mübarek mabedi gezdik. Babam ve halam Ayasofya’nın perişan ve müze olarak karanlık, loş haline çok üzüldüler. Büyük kubbenin altında ayakta namaz kılıp, dua ettiler. Ayasofya’dan bir türlü çıkmak istemiyorlardı. Onlara göre Ayasofya’nın büyük kubbesi bir türlü yapılamıyor ve sürekli yıkılıyormuş, peygamberimizin tükürüğü getirilmiş ve büyük kubbenin harcına karıştırılmış ve kubbe bu sayede yıkılmamış diye ata, dede ve hocalarından duymuşlar. Duyduklarına inanan, inandıkları gibi yaşayan şehit yetimi kuşakların temsilcileri o insanların değer ve kıymetlerini tam olarak bilseydik…