Doç. Dr. Süleyman COŞKUNER

Kaliteli Yaşam Uzmanı

suleymancoskuner@hotmail.com

Hastalıklar Akşamdan Sabaha Oluşmazlar

Ne çeşit olursa olsun, sebepsiz hiç bir hastalık yoktur:
- Genetik yapımız,
- Beslenme şeklimiz,
- Egzersiz alışkanlığımız,
- Şu içme alışkanlığız,
- Mesleğimiz,
- Yaşadığımız iç ve dış çevre faktörleri,
- Olaylara bakış ve yaklaşım şeklimiz,
- Üzüntü katsayımız,
- Korku, kaygı ve endişe miktarımız,
- Ruhsal yapımız (en önemlisi),
Daha buraya sığdıramayacağım sayısız faktör, hastalıklarımızın temel sebepleridir.
Söz konusu olumsuz ajanların, ne zaman, nasıl, ne şekilde insanı hastalandırdığının tespiti, hemen hemen imkansızdır veya çok zordur.
Üstelik bu faktörler, kişiden kişiye, yaklaşım tarzına ve ruhsal yapıya göre farklılıklar da gösterir.
Hastalık üretme ajanlarının etkileme süresi de oldukça farklıdır.
Uyuşturucu, zehirli  mantar, sahte içki ve etkili zehir hemen öldürürken; sigara, alkol, kumar, asitli ve gazlı içecekler, beyaz un, kızarmış yiyecekler, hamur işleri, sentetik bal, reçel ve tatlılar, çeşitli sakatatlar, işlenmiş et ürünleri, endüstriden geçerek, kalitesiz şekerle üretilmiş tüm gıdalar hemen öldürmeyip, süründürmektedir maalesef.
Birçok hastalık ajanı gizlenmiştir, tesiri yıllar alacağından hiç haberimiz  bile olmaz.
Şöyle ki:
- Soluduğumuz kirli hava.
- Hareketsiz bir YAŞAM tarzı.
- Yönetemediğimiz veya yakın dost edindiğimiz STRES'sörler.
- Atalarımızdan geçen genetik yapılar.
- Sevemediğimiz bir meslek.
- Geçinmeyi beceremediğimiz eş-dost-akraba-arkadaş ve komşular.
- Siyaset ve spordaki  gibi fanatiklikler.
- Fark edilemeyen negatif etiketlemeler.
- Kafaya takılan olumsuzluklar. vb. leri.
Bir de hastalıkları doğrudan tetiklediği bilimsel olarak ispat edilmiş ajanlar vardır ki; çoğumuz  tarafından bilinmektedir:
- Moralsizlik ve depresyon.
- Alkole,  sigaraya, kumara, gıybete, harama, fitneye, cahilliğe, dumkofluğa, ölçüsüz ve dengesizliğe devam etmek.
- Terörist gıdalarla ölçüsüz ve dengesiz beslenmek.
- Mideyi tıka basa  doldurmak.
- Yeterince sağlıklı su  içmemek.
- Hijyeni kulak arkası etmek.
- Yüksek kaliteli hobiler edinememek.
- Hareketsiz ve stabil yaşam.
- Yüksek katsayılı, öfke, sinir ve kaygılar.
- Ümitsizlik ve yılgınlık.
- ÇÖZÜM yerine bahane ve mazeret üretmek .
- Aşırı şüphecilik.
- Bardağın dolu tarafıyla kavga etmek.
- Tebessümü süresiz izne yollamak.
- TEMBELLİK etmek.
- Sağlık kahramanlarımızla kavga etmek.
Birinci tip olumsuzluklar etkisini hemen veya kısa sürede gösterirken; ikinci tip ajanlar sinsi sinsi ilerlerler.
Özellikle gençlikte bunların çoğu tolere edilir. Meselâ, yıllarca fast-food sistem beslenen bir genç, bu güne kadar hiç bir zarar görmediğini savunabilir. Ama ömrünün kısaldığı ve orta yaşlarda, birbiriyle halay çekerek gelen 4-5 hastalıkla karşılaşacağından bi haberdir.
Mezarlıklar, 50 yaşına kadar hiç hastalık ve doktor yüzü görmeyen, "bana birşey olmazcı" lar  ve "acı patlıcan" larla doludur .
Birçok hastalık ajanı için elimizden birşey gelmiyor ve kaderimize küsebiliyoruz.
Peki kendi ellerimizle ürettiğimiz hastalık teröristlerine ne diyeceğiz???
Rabbimize bize akıl vermiş değil mi?
O aklı şimdi değil de ne zaman kullanacağız???
Üstelik, Kur-an'ı Kerim'de:
- Çok çalışınız.
- Doğada verdiğim nimetlerden israf etmeden (tıkıp basmadan) yiyiniz.
- Gülümseyiniz, BİRBİRİNİZİ sevip, gıybet etmeyiniz.
- Ben'den  ümidi kesmeyiniz.
- Emanetime (vücudumuz başta olmak üzere) ihanet etmeyiniz.
BUYURMUYOR MU???

Selam, sevgi ve dualarımla.
Yüceler Yücesi'ne emanet olalım.