Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Peygamberimizi Çok Güldüren Hâdise

Hazret-i Muhammed (sav) Efendimiz, mescidde ashabı ile sohbet etmektedir. Bir Müslüman gelmiş ve selâm vererek oturmuştur. Bir derdi vardır, onu Peygambere açar:

-Ey Allah’ın Resulü, Ben bir günah işledim ve zevcemi de ortak ederek onu da günaha soktum.       -İşlediğin günah nedir, diye sorar insanlığın Efendisi.                                                                                                          -Oruçlu iken, oruçlu olan zevceme yaklaştım.                                                                                                           -Bir köle azat edebilir misin bu günahının kefareti olarak?                                                                                                 -Edemem ya Resûlallah. Zira ne kölem var ne de köle alacak param.                                                                  -Bir fakiri altmış gün veya altmış fakiri bir gün doyurabilir misin?                                                                         -Doyuramam ya Resûlallah. Zira ben fakir bir Müslüman’ım, kendimi ve aile fertlerimi zor doyuruyorum.                                                                                                                                                                  -Peki, borcunla birlikte altmış bir gün oruç tutabilir misin?                                                                                    -Tutamam ya Resûlallah. Hem bu iş benim başıma oruç yüzünden gelmedi mi?

Hadis kitapları burada şöyle yazar, ‘Bu söz üzerine Allah’ın Resulü o kadar güldüler, o kadar güldüler ki dişleri göründü.’

Ortalığı bir sükût kaplar. Gerek Peygamber gerek ashabı ve gerekse mesele sâhibi Müslüman düşünmektedir. O sırada içeriye bir Müslüman girer. Selâm verirken sırtındaki küfeyi indirir ve Peygamber’in yanına koyarak, ‘Ey Allah’ın Resulü, şu küfedeki hurma, kendi bahçemin helâl malıdır. İstiyorum ki onu sana hediye edeyim. Allah için kabul et.’ der.

Hz. Peygamber, memnuniyetle hediyeyi kabul ettiğini beyan ettikten sonra, ‘Nerede o mesele sâhibi Müslüman?’ diye sorar. O da, ‘Buradayım ya Resûlallah.’ diyerek ortaya çıkar. Hz. Peygamber, eliyle hurma küfesini göstererek, ‘Bu küfedeki hurmayı al ve fakirlere dağıt.’ der.

Bunun üzerine o Müslüman şunları söyler, “

-Ey Allah’ın Resulü, yemin ederim ki Medine’nin alt başından üst ucuna kadar arasan benden fakirini bulamazsın.

Hadis kitapları olayın gerisi için şöyle yazıyor, ‘Bu söz üzerine Hz. Peygamber tekrar o kadar güldü, o kadar güldü ki yine mübârek dişleri göründü.’ Sonra o zata dönerek,

-Var git, bu hurmayı zevcenle afiyetle ye. dedi.

Bu bir büyük hadistir. İçinde birçok ders, birçok prensip vardır. Fakat mevzumuz bakımından mühim olan tarafı, perde perde açılan ve meseleye iyi bir çözüm bulan hür düşünceye çok güzel bir misal olmasıdır.

Korkutmayın, müjdeleyin!’ ilâhî emrine uygun olarak bir çözüm bulun!

Dursun Gürlek: Zaptiye Ahmet. Bilge Kültür Sanat Yayıncılık. İstanbul, 2020 s: 221, 222