Mutlu insanların günlük hayatlarında pozitif duygular, mutsuz insanların negatif duygular ağırlıktadır. Mutlu insanlar sevgi, neşe, şükran gibi duyguları yoğun olarak hisseder. Mutsuzlar ise öfke, kıskançlık, yalnızlık, kendini değersiz hissetme gibi duyguları…
Bununla birlikte olumlu yaklaşımı da abartmamak lazım. Böyle bir iyimserlik imkânlarımız ötesinde hayat sürmemize sebep olabilir. Bunun sonunda günü kurtarmış olabiliriz, ama geleceğe de hazırlıksız yakalanmış oluruz. Bu iyimserlik çözüm bekleyen sorunlar karşısında körleşmemize sebep olur. İyimserlik anlayışıyla mevcut becerilerimizi gözümüzde büyüttüğümüz zaman uyumsuzluğa yol açmış oluruz. Kötümserliğin de işe yaradığı durumlar vardır. Eleştirel olmanın topluma da faydası vardır.
Bununla birlikte, mutluluğun acının, ıstırabın çemberinden geçtiği zaman anlamlı olacağını unutmamalıyız. Sırtımızın yere değdiği zaman oradan doğrulup kalkmamız önemlidir. Modern mutluluk tanımları genellikle haz üzerinden yapılıyor. Negatif duyguların olmaması gerektiği ileri sürülüyor. Olumsuz duygular olmazsa, endişe ve huzursuzluk olmazsa, bir şeyleri düzeltmeye nasıl talip olabiliriz. Yeryüzündeki adaletsizliği, eşitsizliği, yanlışları düzeltmeye bizi kim zorlayacak? Önüne yiyeceğini koyduğumuz zaman hayvanlar da mutlu olabilir. Ama insan olarak asgari düzeyde bir huzursuzluğa ve var olmanın ıstırabına da ihtiyacımız var. Yoksa mutluluğu doya doya yaşayamayız ( Kemal Sayar, Ruhun Derin Yaraları, s. 273).
Şu ayette bu gerçeği vurgulamaktadır; ”Hanginizin daha güzel, daha değerli, devamlı bilinçli ameller işleyeceğini, işini daha güzel yapacağını denemek için dünyada ölümü, dünyada ve âhirette hayatı yaratan Allah'tır”( Kur’an da Mülk- 2).
Bu durumda anahtar nokta, kötü olan her şeye karşı her zaman kapanmak değil, makul, gerçekçi ve sağlıklı bir iyimserlik duygusuna sahip olmaktır. İdeal zihin yapısı iyi olana öncelik verir. Bunu daha fazla iyilik üretmesini sağladığı için yapar. Özel hayatta ve iş dünyasında makul iyimser, yani akla, mantığa uygun olan, her zaman kazanır.
Makul iyimser olmak için de beynimizi eğittiğimiz zaman mutluluk şansımızı artırmış oluruz. Ayrıca bu eğitim zincirleme olarak hayatın her alanında etkisini gösterir. İyi olan şeylere ölçülü şekilde odaklandığımız zaman işte ve özel hayatımızda daha üretken, daha verimli ve daha başarılı olmamızı sağlayacak fikir ve fırsatlara kapı açmış oluruz. Yapacağımız iş beynimizi daha fazlasını yapacak şekilde eğitmektir ( Shawn Achor, Mutluluk Avantajı, s. 133 ve 134).