Rabbimiz, her yerleşim birimine nerdeyse nüfusu ile orantılı, zeka özürlü (doğuştan veya sonradan) ve engelli vatandaş vermiştir.
Öyle ki, delisi ve velisi olmayan yerleşim birimi yok gibidir.
Deliler birbirlerine çok benzerler belki ama, engellilerin engeli oldukça çeşitlidir.
En önemlisi de, sonradan engelli olanların nerede, nasıl, ne şekilde, kim (kimler) tarafından engelli bırakılacağını, Allah (cc) tan başka kimse bilemez.
Bunun için de,
Her 3 Aralık'ta en çok dile getirilen cümle:
"HEPİMİZ BİRER ENGELLİ ADAYIYIZ' dır.
Hiç kimse engelli olmayı istemez.
Ancak, mevcut engellilerimizin de, hiç birisi engelli olmayı istemiyordu.
Görev esnasında mücadele ederken yaralanan güvenlik güçlerimize engelli demek hiç de doğru değildir.
Zira onlar GAZİ' dirler ve nişanlarını göğüslerinde taşırlar.
Aynı zamanda Yüce Milletimizin kalbinin en nadide yerinde yaşarlar.
Ben sokakta dilenen hiç bir engelli görmek istemiyorum.
Zira dilenmek dinimizce haram, kanunlarımızda suçtur.
Hep kendime sormuşumdur:
"Bu dilenci topladığı parayı, engelli haliyle nasıl harcayacak diye".
Zira, onun harcamasının imkansız olduğunu hepimiz biliyoruz. Onları bu işe zorlayan ve paralarını kuruşuna kadar alan çeteleri yok etmek ve dilenen engellileri devlet korumasına almak çok mu zordur acaba???
Ne hazindir ki, (herhalde kimse şüphe etmez diye), karanlık işlerin çoğu zavallı engellilere yaptırılmaktadır. Çok yazık...!!!
Sağlam olan bizler, her çeşit engelliyi her yönüyle çok iyi okumamız lazımdır.
Onların kitaplarında sadece "ah- vahlar" yazmaz. Hikmetini çözümleme kabiliyeti olanlar için, onlar ciltler dolusu ulvi bir eserdir.
Rabbim bizi bu hikmetli eserleri okuyabilen
ve gereğini yapabilenlerden eylesin. AMİN...
3 Aralık DÜNYA ENGELLİLER GÜNÜ'ne daha da çok duyarlı olabilmemiz dilek ve ümitlerimle...
Selam, sevgi ve dualarımla.
Yüceler Yücesine emanet olalım.