Pandemi dolayısıyla bir neslin yarım yamalak yetişmesini üzülerek seyrediyoruz. Yapılan yüz yüze eğitimden (aslında öğretimden) üniversite öncesinde öğretim gören 18 milyon öğrencinin üçte biri yani 6 milyonu yararlanamıyor. Öğrenciler arasındaki eğitim uçurumu giderek açılıyor. İmkan ve fırsat eşitsizliği dünden daha fazla.
Birinci dönemde okulların çoğunda işlenen derslerle ilgili sınavlar yapılamadı. Koronavirüs salgını hız kesmeden devam ettiği için 4-22 Ocak 2021 tarihleri arasında yapılması planlanan yüz yüze sınavlar yapılamıyor, sınavlar ikinci döneme bırakıldı. Sizin anlayacağınız bu öğretim yılında öğrencilerin kaderi, tek dönemde yapılacak en fazla iki sınavla belli olacak. Zayıf olan öğrencilerin telafi imkanı bulunmayacak. Eğitim çocuklarımızdan uzaklaştıkça uzaklaşıyor. Eğer uzaklaşan eğitimi bir tarafından yakalayamazsak bir nesil kaybolacak.
O zaman ne yapalım?....
Aslolan yüz yüze eğitim yapılmasıdır. Cumhurbaşkanı 15 Şubata kadar yüz yüze eğitim yapılmayacağını açıkladı. Milli Eğitim Bakanlığı 2020-2021 öğretim yılının hiç olmazsa ikinci döneminde 15 Şubattan sonra yüz yüze eğitime geçilmesi için bütün imkanları zorlamalıdır.
Bunun için öncelikle interneti bulunmayan bütün yerleşim birimlerine ücretsiz internet bağlantısı sağlanmalıdır. Bu konuda en güzel örneği Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş verdi. İnternet bağlantısı bulunmayan 914 köye ücretsiz internet bağlantısı sağladı. Her belediye veya İl Özel İdareleri bu imkanı sağlarsa sorun bir anda çözülür.
İkinci olarak üzaktan erişim imkanı bulunmayan öğrencilere tablet veya bilgisayar sağlanmasıdır. Milli Eğitim Bakanlığı bu süreçte 500 bin tablet dağıtacağını açıkladı. Şu ana kadar yarısı bile dağıtılamadı. Tamamı dağıtılsa bile problem çözülemeyecek. Bu konuda milletçe bir seferberlik yapılmalıdır. Bu seferberliği, belediyeleri, stk’ları ve iş çevrelerini ortak ederek valilikler organize etmelidir.
Üçüncü olarak köy okulları derhal açılmalı ve bu okullara hemen çevreden sözleşmeli öğretmenler görevlendirilmelidir. Taşımalı eğitime tahsis edilen ücretler, hem bu okulların eğitme hazırlanmasına hem de görevlendirilen öğretmenlerin ücretlerine fazlasıyla yeter.
Dördüncü olarak koronavirüs vakalarının görülmediği veya çok az görüldüğü yerlerde bütün sınıflarda yüz yüze eğitime geçilmelidir.
Beşinci olarak diğer okullarda ise ikili öğretime geçilmelidir. Cumartesi ve Pazar günlerinden de yararlanarak her sınıf bazında üç yarım gün yüz yüze eğitim yapılmalıdır. Hiçbir şey yapamıyorsanız, okulları uzaktan eğitimden yararlanamayan öğrencilere açın.
Altıncı olarak bu öğretim yılında öğrencilerin kaderi, ikinci dönemde yapılacak sınavlarda alınacak nota göre belirleneceğine göre, yapılacak iki sınav sonucuna göre başarılı olamayan öğrencilere, üçüncü bir sınav hakkı daha verilmelidir. Ayrıca şunu sormadan edemiyorum, uzaktan eğitime ulaşamayan çocuklara ne sınavı yapacaksınız?
Son olarak Milli Eğitim Bakanlığı, bu soruna çözüm üretme konusunda, eğitimin bütün paydaşlarının katıldığı bir Milli Eğitim Bilim Kurulu oluşturmalıdır.
Hep birlikte bir an önce çocuklarımızdan uzaklaşan eğitimi bir tarafından tutmalı ve onlara yaklaştırmalıyız. Bunun için en önemli görev ve sorumluluk Milli Eğitim Bakanlığındadır. Derhal ikinci dönemde yüz yüze eğitimin şartları hazırlanmalıdır. Yoksa bir nesil ve dolayısıyla bir millet uçuruma doğru gidiyor…