Prof. Dr. Ersin Nazif GÜRDOĞAN

Akademisyen

engurdogan@gmail.com

Kültürle Ekonomide Üretime ve Yönetime Yeni Açılımlar Kazandırmak

Mesnevi ile Mukaddime ile yoğurulan toplumların kültüründe, insanın üretime uzak durması ve sermayenin üretimin dışında kalması istenmez. Yuvarlanan taşın yosun tutmadığı gibi, çalışan ve üreten insan yoksul düşmez. Nasıl işleyen demir parlarsa, üretimde değerlendirilen sermaye de getiri sağlar. Bu yüzden bir ülkenin, üretim gücünü büyütmede, sermaye önemli olmakla birlikte, hiçbir zaman yeterli olmaz.
Ekonomiye canlılık kazandırmak, bir sermaye işi değildir. Üretim gücüne yeni boyutlar kazandırmada, kültürel sermaye finansal sermayeden çok daha etkilidir. Katma değeri yüksek ürünler ve hizmetler üretmek için, gerekli olan finansal sermayeden önce kültürel sermayedir. Kültürel sermaye yoksulluğu çeken ülkeler, finansal sermaye zengini olsalar da, bilgi toplumlarının ürünlerini ve hizmetlerini üretmede, istenen adımları atarak başarılı olamazlar.
Ülkeler arasında kültürel sermayenin transferi, finansal sermayenin transferinden çok daha zordur. Bütün dünyada, üretim gücüne yeni boyutlar kazandırmada ağırlık, getirisi düşük işgücü yoğun ürünler ve hizmetler üretmekten, getirisi yüksek bilgi yoğun ürünler ve hizmetler üretmeye kaymıştır. Artık her ülkede kuruluşlar yerel kaynakları küreselleştirecek, küresel kaynakları yerelleştirecek, yeni yöntemler bulmaya ve yeni stratejiler geliştirmeye, önem veriyorlar ve yatırım yapıyorlar.
Ülkelerin üretim güçlerini büyütmede, eski yöntemler ve eski stratejiler geçerliliklerini yitirmişlerdir. Yeni yüzyılın kuruluşlarının müşterileri gibi, tedarikçileri de bütün dünyaya yayılmışlardır. Bu yüzden her kuruluş, yerel olduğu kadar küresel, küresel olduğu kadar yerel olmaya özen göstermek zorundadır. Bir Türk kuruluşunun, tasarımını İtalya’da yaptırdığı bir ayakkabının, derisini Yeni Zelanda’dan alıp, Bangladeş’te ürettirip, Almanya’ya satmasının önünde hiçbir engel yoktur.
Dünyada böylesine çok devletli, bir üretim zincirinin aksamaması için, güçlü bir kültürel sermayeye ihtiyaç vardır. Ford gibi iş bölümüne dayanan ve somut üretim yapan kuruluşlarda, öncelik finansal sermayenindir. Facebook gibi iş dağıtımına dayanan ve somut üretim yapmayan kuruluşlarda, kültürel sermaye öne çıkıyor ve ağırlık kazanıyor. Facebook’un petrol kuyuları, maden yatakları ve otomatik tezgahlarla donatılmış fabrikaları değil, binlerce uzman çalışanları vardır.
Bilgi toplumlarının kuruluşları, elle tutulur gözle görülür ürünlerden daha çok, elle tutulmaz gözle görülmez ürünler üretirler. Onlar bir dokunuşla, bütün dünyanın bilgilerini ekranlara taşırlar. Onların verdikleri hizmetlerle, insanlığın bilgi ve bilgelik birikimleri, üniversitelerin ve kitaplıkların duvarlarını aşarak, herkesin erişimine açılmıştır. Onlar bütün ülkelerin kültürlerini ve ekonomilerini dönüştürüyorlar. Onlarla insanların ve kuruluşların, üretim güçleri hızla büyütülmektedir.
Bilgi toplumunun kuruluşlarıyla insanlığın birikimi, bütün ülkelerin hizmetine sunulmuştur.
Küresel kuruluşlar arasında Ford sanayi, Facebook da bilgi toplumlarının özü ve özetidir.
Değer toplumunun kuruluşları, bilgiyi bilgelikle zenginleştiren kuruluşlar olacaktır.