Eğitim sistemimizde birçok eğitimci, sorgulayıcı bir yaklaşımı öğretirler. Yani size sunulan bir bilgiye körü körüne inanmayın. Şüpheci yaklaşın, doğru olup olmadığını araştırın, inceleyin yani sorgulayın.
İlk bakışta doğru ve kullanılabilir gibi gözüken bu yaklaşımın bir takım mahzurları vardır.
Öncelikle bu yaklaşımın, dinimizce mahsurlu bulunan "su-i zan" a kayma ihtimalini, egoist bir bakış açısıyla yaklaşma ihtimalini ve eksik ve kusur arama ihtimalini artırır.
Aynı zamanda önyargılı yaklaşma ve muhatabı küçük görme hatasına düşerek, özü anlama ilkesini arka plana attırabilir.
Halbuki olması gereken, bize sunulan herhangi bir bilgiyi öncelikle hakkıyla ANLAMAK ilk hedef olmalıdır.
Bilgi nedir? Amacı nedir? Sunucunun gerçek niyeti nedir? Sunucunun bizden istediği ve beklentileri nelerdir?
Bilgi, gerçek midir? Eksik midir? Ari veya kirli midir?
Demek ki, ilk etapta aklımıza gelmesi gereken, hemen şüphecilik yapıp SORGULAMAK yerine, hakkıyla bilgiyi ANLAMAK ve çözümlemek olmalıdır.
İlk başta ANLAMAK yerine, sorgulamayı seçersek eğer, "Herkes yaptığının en iyi olduğunu varsayarak yapar (kasıt hariç)" ilkesi gereğince, ama - fakatlarla tatlandırılmış çatışmaların çıkması, kuvvetle muhtemeldir.
Aynı zamanda "hiç kimse yoğurdum ekşi demeyecek" tir".
Zira, karşımıza gelen ham bir bilgiyi hakkıyla ANLAMAK, oldukça zordur. "Namaza yaklaşmayınız"' a bakış açısı ve yaklaşım tarzında olduğu gibi.
Eğer, hemen sorgularsak, bilgi sunucusunu linç etmeye kalkmanız kuvvetle muhtemeldir.
Anlama odaklı yaklaşırsak, hemen sorgulama iştahımız aniden frenlenecektir.
Gerçekte ANLAMAK çok zor iken, SORGULAMAK, eksik aramak, dominantlık taslamak, birçokların iştahını kabaracaktır.
ANLAMAK için, kişi kendisine önce onlarca soru yöneltip, hakkıyla cevaplaması gerekir.
- Bilginin ve sunucunun gerçek amaç ve hedefi nedir?
- Bilgi ve sunucunun gerçek niyeti nedir?
- Sunucunun özgül ağırlığı nedir?
- Bilginin kaynağı nedir?
- Bilginin bize gelinceye kadar ki, iletişim kanalları nedir? Yolda bazı iyi veya kötü niyetli kazalar geçirmiş midir?
- Gelen bilgiyi benim anlama yetenek ve kapasitem nedir?
- Bilgiyi hakkıyla anlamam için kaliteli bir süre verilmiş midir?
Söz konusu soruları daha 'da çoğaltmamız mümkündür elbette.
Hakkıyla ANLAMAK, bu kadar zor iken, şüpheci, önyargılı, işgüzar ve bilgiçlik taslayarak, hemen sorgulamaya geçmek; baştan tahmini çok zor çatışmaları da beraberinde getirecektir.
Selam, sevgi ve dualarımla.
Yüceler Yücesine emanet olalım.