Hoş geldin Corona, seni iyi karşıladık, mesajın alındı, hadi şimdi güle güle. Hz. Mevlana’nın buyurduğu gibi,
Her sabah yeni birisi gelir.
Bir sevinç, bir bunalım, bir zalimlik,
Aniden farkına varmak bir şeyin,
Hepsi beklenmedik misafir.
Minnettar ol her gelene
Kim gelirse gelsin.
Çünkü bunların her birisi
Öte taraftan bir kılavuz
Olarak gönderildi.
Evet, Corona da misafir, geldi, bir şeyleri bize fark ettirmek istedi, bilincimizi yükseltmek için kılavuzluk yaptı ve gitti.
Mesajın anlamı araştırılırken insanın aklına acaba “emrihak vâki oldu mu?” sorusu geliyor. O zaman yarım kalan işleri düşünüyorsunuz. Yarım kalan her şey insanı rahatsız eder. Ben de o zaman Yaradan’dan ek süre talebinde bulundum. Yarım kalan bir kitabımı tamamlamak için. Sürenin verildiğini düşündüm. Kendimi bu kitap yazma işine tam adamıştım. “İnsan kendini bir işe adadığı andan itibaren Tanrı'nın inayeti de harekete geçer” diyor Goethe.
David Servan- Schreiber'in ifadesiyle "Bağışıklık hücrelerimiz, nesnel açıdan yaşamaya değer bir hayatın hizmetindeyken sanki çok daha iyi seferber olmaktadırlar." Hikmetinden sual olunmaz Yaradan'ın. Ek süre verecekse bağışıklık hücrelerinin daha aktif çalışmasını sağlar, sonuç gerçekleşir.
Ek sürenin verildiğini kabul ettiğimize göre, bu zamanı boşa harcamamamız lazım. En iyi şekilde değerlendirip, bitmemiş işlerimizi bitirmeye çalışmalıyız. Kendimizi işe yarar konuma getirmeliyiz. Bu sürenin kullanılması güzeldir. Bu yola girdikten sonra sonuç her zaman huzur verir.
Koca Yunus Emre’yi dinleyelim:
Hoştur bana senden gelen
Ya hil'at ü yahut kefen
Ya taze gül yahut diken
Kahrın da hoş lütfun da hoş.
Şimdi de Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri'ne kulak verelim:
Hak Şerleri Hayr Eyler
Hak şerleri hayr eyler
Zan etme ki gayreyler
Ârif anı seyreyler
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler.
Yüce yaradan her şeyi güzel eyler. Ancak bunu biz bilinç seviyemize göre anlayabiliriz. Bilincimiz yükseldikçe ve farkındalığımız arttıkça yüce gerçekleri daha iyi anlarız. Bu anlayış da huzuru beraberinde getirir.