Türk milliyetçiliği kültür tabanına oturtulmuştur. O tabanda etnik köken, ırkçılık, kabilecilik yoktur. O halde, ‘kabile milliyetçiliği’, ‘kafatası milliyetçiliği’ gibi hayalî kavramlar üzerinden temiz ve pak milliyetçilik kavramını itibarsızlaştırmaya çalışmak, yanlıştır. Türkiye’de ancak Türk olmayanların milliyetçiliği ülkemizin bölünmez bütünlüğüne zarar vereceği için hoş karşılanamaz.
Bir insanın nefs-i madâfaası ne ise, bir milletin de kendisini ve sâhibi bulunduğu dil, din, kültür, târih, örf, âdet, gelenek gibi değerlerini, bayrağını, vatanını, milletinin nâmus ve haysiyetini, hürriyetini, bağımsızlığını dış tehlikelere karşı koruması, korumak için; dili ile bedeni ile ve malı ile netice alıncaya kadar mücâde etmesi demektir.
Türk milliyetçiliğinin tabanında; dil vardır. Din vardır, târih vardır, kültür vardır. Büyüklere saygı-küçüklere sevgi, vatanseverlik duyguları, efendilik, nezâket, çalışkanlık, dürüstlük, insanlığa hizmet anlayışı ve akla gelebilecek her türlü üstün vasıflar, insanı insan yapan, eşref-i mahlûkat derecesine yükselten özellikler vardır. Bu özelliklerini geliştiremeyenlerin veya yeterli ölçüde sâhip olamayanların eğitimlerine katkıda bulunmak, daha akıllıca bir harekettir. Adına ‘milliyetçilik’ denmese bile vatan ve millet için çalışan insanların görevi budur. Bu olmalıdır.