Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Dil Bahisleri – 5 Hangisi Doğdu, Niçin?

Sana odaklandım’, ‘Ona yoğunlaştım’ ifâdelerini yorumlar mısınız?

Hep seni düşünüyorum, aklımdan çıkmıyorsun’ ifâdelerinin, fiyakalı konuşma meraklısı olanlar  için uydurulmuş şeklidir.

Yoğun’ kelimesi yirmi ayrı mânâda kullanılıyor. Meselâ; ‘trafik sıkışıklığı’ yerine: ‘Trafik yoğunluğu’, ‘İşlerim çok’ yerine: ‘İşlerim yoğun’, ‘Genel Müdür’ meşgul yerine: ‘Genel Müdür yoğun’, ‘Gidiş gelişler arttı’ yerine: ‘Gidiş gelişler yoğunlaştı’, ‘Yağmur şiddetlendi’ yerine, ‘Yağmurlar yoğunlaştı…’ kullanılıyor.  Fikir fakirleri fiyakalı konuşmak maksadıyla dilimiz Türkçeyi fakirleştiriyorlar. Akılları ermediği için kelime zenginliğine tahammülleri yok.

‘Bilim’ kelimesi ‘ilim’ kelimesi yerine kullanılabilir mi?

Kullanılamaz. ‘Bilmek’ten ‘bilim’ yapmışlar. ‘Bilim’, ilim değildir. Bir köpek bile sâhibini sesinden tanır ve bilir. Ama köpek ilim sâhibi değildir. İlim, sebebi, kanunları, sonuçları… olan geniş bir alandır. Bilim kelimesi, ilim kelimesi yanında zayıf, sıska, cüce bir kelimedir. İlim sâhibi olamayanlar, yarım yamalak bilgileriyle ilim sâhibi olduklarını zannediyorlar. 

Ayrıca’ yerine ‘artı’, ‘fazlası var’ yerine ‘artısı var’ denilebilir mi niçin?

Denilemez! Denilmemeli! Konuşurken ve yazarken matematik ifâdeleriyle söz söylemek yanlıştır.

Çırağan Dergisi’nde mi? ‘Çırağan dergisinde’ mi? Niçin?

Çırağan Dergisi’nde’ diye yazılmalıdır. Çünkü Çırağan Dergisi özel isimdir. Nasıl: Yahya Kemal Beyatlı’nın veya Necip Fâzıl Kısakürek’in diye yazıyorsak, Çırağan Dergisi’ni de öyle yazmalıyız. Çırağan Dergisi’nde şeklinde yazmalıyız.

Devrik cümle kullanmadan edebiyat yapılamaz mı?

Devrik cümle bizim konuşma dilimizde vardır ama yazı dilimizde yoktur. Mesela biz, konuşurken: “Bekledim ben bugün vapur iskelesinde seni” veya “Başladı yağmurlu günler İstanbul’da yavaş yavaş artık” diyebiliriz. Ama yazarken “Seni, bugün vapur iskelesinde bekledim” veya “İstanbul’da, yağmurlu günler, artık yavaş yavaş başladı” deriz.

Bir yazıya tabiîlik vermek için, zaman zaman devrik cümleler olabilir. Ama baştan sona kadar, paldır-küldür devrik cümlelerle karşımıza çıkan kimselerde Türkçe bilgisi de zevki de yoktur.

Günümüzde bilhassa bâzı gazete yazarlarının modalaştırdığı bir tâbir var: ‘Linç edilmek’… Eskiden beri mâlûmumuz olan bu tâbir şimdilerde yeni bir kullanış şekli kazandı: ‘Beni Linç ettiler’, ‘Linç edildim’, ‘Filânca san’atkâr Münbiç Harekâtını desteklediği için linç edildi’ gibi… böyle bir kullanış isâbetli midir?

Bu kullanış, ilk bakışta tuhaf geliyor. Çünkü “linç”, bir kimsenin, anonim sayılacak kadar geniş bir topluluk tarafından, ciddî bir tahkîkat yapılmadan, usûlüne uygun bir sorgu-suâle muhâtap kılınmadan, aleyhinde sağlam delîller toplanmadan ve kendisine mâsûmiyetini müdâfaa hakkı tanınmadan suçlu îlân edilip (yumruk, taş, sopa, bıçak, ateşli silâh gibi) muhtelif vâsıtalarla öldürülmesidir. Kelime, Amerikalı (Virjinyalı) Hâkim Charles Lynch’in (1736-1796) ismine izâfeten, evvelâ (1837’de) “Lynch Law” (Linç Kanûnu veya Hukuku) şeklinde kullanılmıştır. Bu hâkim, Amerikan İhtilâli esnâsında, başında bulunduğu mahkemede, İngiliz tarafdârı olanları, üstünkörü bir muhâkemeyle suçlu îlân edip cezâlandırıyordu.

Kelimenin bu aslî mânâsına göre bir kimsenin “beni linç ettiler” demesi tabiî ki imkânsızdır. Zîrâ linç edilmiş birisi, Gayb Âleminden yeryüzü insanlarına hitâb ederek “beni linç ettiler” diyemez!

Şu var ki zaman içinde, bilhassa “sosyal medya” sâyesinde, kelime, mecâzî bir mânâyla kullanılmaya başlamıştır. Bu mânâda, daha açık bir ifâdeyle, “medyatik linç” denmektedir. Bu tâbirle kasdedilen, bir sosyal medya kampanyasıyla herhangi bir şahsın îtibârını yok etmek, onu tamâmen gözden düşürmektir. Bu çerçevede, “linç edildim” demek, aleyhimdeki bir sosyal medya kampanyasıyle beni bitirdiler, îtibârımı sıfıra indirdiler demektir ve böyle bir kullanış, herhalde yanlış olmaz…