Kıbrıslı soydaşlarımız doğru bir tercih yaparak Sayın Ersin Tatar’ı seçtiler. ABD'nin, Avrupa Birliği’nin ve Rumların dışarıdan, milli kimliğini ve değerlerini kaybetmiş olan kozmopolit ve solcu kesimlerin içeriden yoğun çabalarına rağmen Mustafa Akıncı’nın seçilmemiş olması tarihi bir kırılmanın yaşanmasını önledi; bu sonuç basiretin, sağ duyunun, aklı selimin başarısıdır. Buna elbette sevineceğiz. Ancak yeni Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar’ın ve Ankara’nın konuyu rehavete kapılmadan serinkanlılıkla masaya yatırıp her yönüyle dikkatle incelemeleri, objektif değerlendirmeler yapmaları gerekiyor.
Mustafa Akıncı, kabul etmek gerekir ki dürüst davrandı; ne yapmak istediğini gizleme gereği duymadı. Türkiye’den duyduğu rahatsızlığı, federatif bir anlaşma yapma adına Kıbrıs Türklerini vaktiyle Girit’te olanlar gibi Rumların güdümünde bir azınlık durumuna düşürmeye hazır olduğunu açıkça ortaya koydu. AB vatandaşı olup Brüksel’den sağlanacak maddi imkanlarla zenginleşme hayali kuran hemşerilerinin desteğiyle makamında kalacağını umuyordu ama hesabı tutmadı. Buna rağmen oyların yarısına yakınını almayı başardı.
Bu tablonun doğru okunması ve yetkililerin bazı gerçekleri görüp hiç vakit geçirmeden bir yol haritası hazırlamaları gerekiyor. 46 yıldır üretmeden tüketen, fazla çalışma gereği duymadan, çok yorulmadan rahat bir geçim ortamı bulmak isteyen, tarıma elverişli toprakları işlemeye üşenen, kamuda çalışmayı tercih eden zihniyet nasıl değişecek? Türkiye’den giden paralarla maaşların ödenmesi yerine, doğru bir vergi sistemiyle milli ve denk bir bütçe nasıl hazırlanacak? Okullardaki eğitim ortamı millî ve manevi değerlerin öğretildiği, Kıbrıslı bir Türk olmanın utanılacak bir yanının olmadığının anlatıldığı bir çizgiye nasıl getirilecek? Ticaret ve sanayi nasıl canlanacak? Maraş’ı açtık demek seçim manevrası değilse halen mezbelelik durumunda olan fakat harika bir konuma sahip bu yer için nasıl bir proje düşünülüyor; Osmanlı vakıflarının ve Rumların mülkiyet sorunları nasıl telif edilecek? KKTC’nin bürokratik-idari yapısını değiştirecek, ekonomisini geliştirecek açılımlar yapma imkânları araştırılıyor mu? Daha becerikli bir kamu yönetimi kurulamaz mı? Kaynaklar daha düzgün ve şeffaf kullanılamaz mı?
Yönetim yapısında ve eğitim sisteminde alışılmışın dışına çıkılarak köklü düzenlemeler yapılmadığı sürece KKTC’de sorunlar artarak devam eder. 74 öncesinde çekilen çilelerden habersiz yeni nesillerle ortak paydalarda buluşmak giderek çok daha zorlaşır. Zafer havasına kapılıp zaman kaybedilirse mevcut sorunların ağırlaşması kaçınılmaz hale gelir, bugünkü seçim tablosu bir anda değişiverir. Şunu unutmayalım: Batı dünyası ve Rum-Yunan için Kıbrıs’ın kuzeyi Türklere bırakılmayacak kadar önemli bir alandır. İki yüz elli yıl boyunca Türklerden aldıkları hiçbir toprak parçasını bir daha Türklere bırakmamış olan Hıristiyan-Batı 1974’de bu kuralın değiştiğini gördü. 46 yıldır sürekli bu yanlışı (!) düzeltme peşinde; bundan asla vaz geçmeyecek, pusuda bekleyecektir. Bunun bilincinde olmalı, gerekli adımları gecikmeden atmalıyız.