Halil İbrahim KAHRAMAN

Doktor

Gezilip Görülecek Şehirlerimizden Edirne

Edirne ülkemizin kuzeybatı köşesindedir. Yunanistan - Bulgaristan sınırımızdaki bu şehrimiz 1361'de fethedilmiş ve Osmanlı Devletimize 1365-1453 yılları arasında başkentlik yapmıştır. Romalılar devrinde de, ipek yolu üzerinde olması sebebiyle önemli bir yerleşim yeri olan bu bölge, 1361 yılında 1. Murat döneminde, Osmanlı topraklarına katılmış ve Bursa'dan sonra 100 yıl kadar süre ile başşehir olmuştur. 1.Dünya savaşında Bulgarların, 1920 yılında ise Yunanlıların işgalini yaşayan bu şehrimiz 1923'de Lozan antlaşması ile işgalden kurtarılır ve ülkemizin Avrupa'ya açılan kapısı olarak bugünkü konumuna ulaşır.

Kocaeli'den Edirne'ye gidişimizde Kuzey Marmara otoyolunu kullandık. Yeni açılan bu yol birbirini takip eden toplam 10 km yi bulan tünelleri ve değişik uzunluktaki viyadükleri ile önemli bir ulaşım kolaylığı sağlamaktadır. Yavuz Sultan Selim köprüsü geçiş ücreti  dahil 200 km yi bulan bu ulaşım yolu 100 TL ye yakın bir bedel yükü getirmekle beraber ciddi bir zaman tasarrufu ile rahat bir yolculuk imkanı sağlamaktadır. Silivri-Edirne arasındaki devlet otoyolu 160 km dir ve bu bölümde 11 lira bedel alınıyor.

Konaklamamızda şehir merkezdeki Edirne Palas otelini tercih ettik. Burası şehir merkezinde ve görülecek birçok tarihi mekana yürüyerek gidilebilecek bir konumdadır. Ayrıca buradan tarihi mekanların ışıklandırılmış silüetlerini pencerelerinizden seyredebiliyorsunuz. Hemen önümüzde Rüstem Paşa Kervansarayı var. Burası orjinaline uygun restore edilmiş otel-kafe-restoran olarak hizmet vermektedir. İzmit merkezdeki Fevziye Camimizin ilk yapımcısı Mehmet Bey Rüstem Paşanın kethudası olup bu bilgi bizim gibi Kocaeli'liler için ayrı bir mana ifade eder. Hemen bitişiğindeki eski cami buraya yapılan ilk büyük mabed olup dokuz küçük kubbeli bir yapıdır. İçerisindeki büyük hat yazıları ve süslemeleri Bursa Ulu Camiyi hatırlatıyor. Oradan çıkıp yakınındaki bedesteni ( alışveriş yeri) gördükten sonra 3 şerefeli camiyi görmeye gidiyoruz. Bu mabed tek kubbeli yapısı ile Osmanlı mimarisine geçişin özelliklerini taşıdığı söylenir. Değişik şekilde yapılmış minareleri mevcuttur. Bunlardan birisinin şerefiyelerine ayrı ayrı merdivenlerden çıkılıyor olması ayrı bir özellik olup görmeye değer bir eserdir. Daha sonra şehrin ağız tadlarından biri olan Edirne ciğerini yemek üzere Ciğerci Kazım Ustaya gidiyoruz. Farklı bir şekilde pişirilmesi özelliği ile meşhur olan bu yemeği yine Edirne'ye has peynir tatlısı ile daha da tatlandırıyoruz. Buradan şehrin simgesi olan Selimiye Camisine gidiyoruz. Bu camii ve külliyesi şehrin merkezindeki tepe üzerine kondurulmuş, bir inci misali kubbesi ve kalem gibi 4 minaresi ile görülmeye değer bir eser. 2. Selim tarafından, Kıbrıs ganimeti ile ve Evliya Çelebi'nin yazdığına göre 27760 kese akçe harcanarak yapılmıştır. Mimar Sinan'ın ustalık eserim dediği bu yapı 6 yılda (1569-1575) dört yüz kalfa ve on dört bin işçinin çalışması ile ortaya çıktığı bilgisi vardır. Kubbe derinliği ve genişliği Ayasofyadan daha büyüktür. Dört minareside zarif bir taş işçiliği ile yapılmış olup güneydeki iki minaresinin 3 şerefiyesine üç ayrı merdivenle çıkılıyor olması ile de farklı bir özelliğe sahiptir.

Edirne bu ve benzeri  görülecek yapılar dışında birçok müzesi olan bir şehrimizdir. Selimiye Camii bitişiğinde Türk İslam eserleri müzesi var. Buranın orta bahçesinde anıt özellikli bir porsuk ağacı ve Osmanlı mezar taşları mevcuttur. Tarihi yapının odaları hat, çini, kıyafet, mutfak eşyaları, tekke eşyaları gibi geçmiş zamandaki insanların yaşantısını gösteren, hatırlatan eşya ve minyatürlerle doldurulmuştur. Cami avlusunun batısındaki yapılarda ise dini eserler müzesi mevcut olup burada da bölgedeki camilerden getirilen muhtelif dini esereler sergilenmektedir. Selimiye Camisinin hemen doğusunda Etnografya Müzesinde ise bölgenin tarihi geçmişi ile ilgili pek çok eser sergilenmektedir. Bahçesinde Trag ve Roma uygarlığından kalan taş ve mermerler, anıt mezarlar bulunmaktadır. Bina içerisinde ise ev eşyaları, süs eşyaları, o günün yaşantısını gösteren mumya heykeller, duvarlarda hatıra resimler, Osmanlı, Roma ve daha eski dönemin insanlarının yaşantısından izler göstermektedir. Selimiyenin hemen kuzey batı köşesindeki tarihi bir konak Kent Müzesi olarak düzenlenmiştir. Bura da ise daha çok yakın tarihi olayların resim ve bilgilerinin olduğu yazı, belge ve eşyaları görüyorsunuz. Balkan Savaşı sonrası yaşanan göç, Yunan işgalinin sebep olduğu olaylar, Cumhuriyet dönemindeki bazı olaylar resim ve yazılı belgelerle ziyaretçileri bilgilendirmektedir. Şehre hizmet veren valiler, belediye başkanları, kurtuluş günlerinin belli başlı kahramanları yazı-resim ve onlardan kalan eşyalarla şehrin tarihine ışık tutmaktadır. Diğer bir müze Sağlık Müzesidir. Bu müze II. Beyazıt camii külliyesi içindedir. Bu külliye 1484-88 yıllarında yapılmış bu eserdir. Tek  ve büyük kubbesi, güzel mermer işçiliği, medresesi, darüsşifası ve imarethanesi ile Osmanlı Devletinin güçlü-zengin dönemini anlatan  yönleri ile  önemli bir eserdir. Darusşifasında özellikle ruh ve sinir hastalarının o dönemlerde müzik, su sesi, güzel kokular ile tedavi edildiklerini gösteren bilgileri göstermesi sebebi ile bizim için ayrı bir övünç kaynağıdır. Dr. Mazhar Osman'ın hatıralarından öğrendiğimize göre devletin güçlü ve zengin dönemindeki bu övünç kaynağı bilgi yerine 1900 lü yılların savaş ortamının da getirdiği ekonomik imkansızlıklar sebebiyle bu hastaların beslenme ve giyim kuşamlarında bile büyük olumsuzluklar yaşanmış olup buradaki hastalar Cumhuriyet döneminin ilk önemli sağlık kuruluşlarından olan Bakırköy Akıl Hastalıkları hastanesine nakledilmişlerdir. Bu müze 2016 yılında Unesco Dünya Miras listesine alınmıştır. Ayrıca bu müze 2004 yılında Avrupa müze ödülüne layık görülmüştür.

Edirne şehrimiz bu tarihi eserler yanında Tunca ve Meriç nehirleri üzerindeki köprüleri, tarihi çeşme ve hamamları ile de Osmanlı dönemine ait birçok esere  ev sahipliği yapmaktadır. Tarihi Kırkpınar güreşleri de bu şehrimizin Sarayiçi meydanında yapılmaktadır.Bu alanda  yağlı güreşin şöhretli pehlivanlarının heykelleri mevcut olup bunlar arasında  hemşehrimiz Ahmet Taşcı ve Aydın Demir'in heykellerinin bulunması biz Kocaeliler için  ayrı bir övünç kaynağıdır. Bu meydanın bitişiğindeki adalet  kapısı, yakın bir mesafedeki Balkan Savaşı Şehitliği (kapalı idi) gibi  ayrıca görülecek yerleri mevcuttur. Tabi ki Karacaağaç  bölgesindeki tarihi  gar binası, buradaki savaş treni, Lozan Anıtı ve müzesi de gezip görülecek yerlerdendir. Bu bölgedeki Meriç nehri kenarındaki kafe-restoranlar ise nehir manzarası ile dinlendirici ve güzel vakit geçirme imkanı sunan adreslerdendir.

Tabiki gezilecek yerin yönetici ve halkının ilgi ve misafirperverliği gezginler için önemlidir..Otel dahil esnaf ve halkın bu konuda dikkatli olduğunu gördük. Kolayca temin edilen haritalar dahil yazılı dökümanlara halkın ve esnafın güleryüzlü samimi davranışları eklenince hem güven artıyor hemde bu şehre yapılan gezi daha da unutulmaz oluyor. Sınır komşumuz Yunanistan ve Bulgaristan'dan oldukça fazla insanın gelmesi bu şehrimize ayrı bir zenginlik katmaktadır. Dönüş öncesi hediyelikler almayı ihmal etmiyoruz. Edirne'nin meşhur bademli kurabiyesi, badem ezmesi, hardaliyesi, peynir tatlısı v.s. alınıp götürülecek ağız tadı hediyeliklerindendir.

Sağlık içinde gezip görmenin bereketini yaşamanız dileklerimle.