Merhamet duygusu, insanı insan yapan husûsiyetlerinden biri ve temelinde İslâm bulunan kültürümüzün gereğidir. Merhamet sâdece insanlara yönelik olmayıp çevremizdeki bütün canlıları kuşatmalıdır. Zira İslâmiyet, başta insan olmak üzere bütün canlılara karşı merhametli davranılmasını emretmiş, insana yapılan zulüm ve haksızlığa razı olmadığı gibi, hayvanlara da zulmedilmesine razı olmamıştır.
Hayvanlara iyilikle muamelenin sevap olup olmadığı konusundaki bir soruya sevgili Peygamberimiz; ‘..hayat sâhibi her canlıya yapılan iyilikten dolayı sevap vardır.’ cevabını vermişti. Ayrıca Hz. Peygamber hayvanların dövülmesi, aç susuz bırakılması, zevk için avlanılması, yavrularının telef edilmesi, dövüştürülmesi, hedef hâline getirilmesi ve güçlerini aşan ölçüde yük vurulması gibi kötü muameleleri hiçbir zaman tasvip etmemiştir. Bu tür davranışlarda bulunanlar ise, ‘Bu dilsiz hayvanlar hakkında Allah'tan korkun.’ Diyerek uyarmıştır. Yine sevgili Peygamberimiz, ‘Merhametli kimselere Allah da merhamet eder. Siz yerdekilere merhamet ediniz ki, melekler de size rahmet etsinler.’ Buyurmuştur.
Bütün insanlara olduğu gibi hayvanlara da merhametli davranan bireylerin toplumda çoğalması için çocuklarımızı küçük yaşlardan itibaren bu anlayışla yetiştirmeliyiz. Hayvanlara eziyet eden çocukların büyüdüklerinde onlara nasıl davranacaklarını tahmin etmek zor olmasa gerek. Hem kendi çocuklarımızı bu konuda şefkatli olmaya teşvik etmek, hem de etrafımızda gördüğümüz bu nevi davranışlarda bulunanları güzel bir dille ikaz etmek, bizim aslî sorumluluklarımızdan biridir.