Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Süleyman Nazif’ten Nükteler - 1

Süleyman Nazif, Bağdat Vâlisi iken Üçüncü Ordu komutanı Hâfız İsmâil Hakkı Paşa’dan şöyle bir telgraf alır:

Yüz bin okka şeker, beş yüz bin okka un ve on bin okka çay temin edip acele gönderiniz !

Süleyman Nazif’in cevabı, telgrafın dehşeti yanında, yeni açmakta olan bir gül goncası gibidir: 

-Çin imparatoruna yazmış olduğunuz bir telgraf, yanlışlıkla vilâyetimize gelmiştir. Telgrafınız okunmuş ve mesuliyetimiz mahşere kalmıştır. Arz ederim, Efendim !

*   *   *

Süleyman Nazif, İçtihat Dergisi sâhibi Dr. Abdullah Cevdet’e zamanla çok sinirlenmeye başlamıştır. Bir gün O’na sorarlar:

-Din iyi midir, fenâ mıdır ?

-Vallahi bu herkese göre değişir fakat, din fena bir şey olsaydı, Abdullah Cevdet, dinsiz olmazdı.  Cevabını verir.

*   *   *

Bir mecliste, adamın biri, Ahmed Hâşim’i, “Bağdatlıdır, Araptır !”  Diye çekiştirmiş. Nazif, yalvarırcasına onun sözünü kesmiş:

-Aman !  Demiş. Bağdat’ı kaybettik, bâri Ahmed Hâşim’i kaybetmeyelim.

*   *   *

Süleyman Nazif, Abdülhak Hâmid’in yanında sık sık gördüğü ecnebi, hafifmeşrep ve suratsız bir kadından hoşlanmazmış. Bir gün üstadına demiş ki:

-Efendim, Fatma Hanım ölünce “Makber”i yazmıştınız. Şu yanınızdaki de ölürse, her halde “Mezbele”yi yazarsınız.

*   *   *

Sedat Simavi, haftalık Resimli Gazete’yi çıkarmaktadır. Gazetesinde, pek çok resim bulunmasını istediği için, bir gün Nazif’e yazılarını kısa kesmesini rica eder. Nazif şu cevabı verir:

-Birader, siz Resimli Gazete değil, gazeteli resim çıkartmak istiyorsunuz galiba!