- Menfeze iki tane bir metre çapında büz koyacaksın. Suya diyeceksin: "Buradan geçmek zorundasın".
- Dereyi ıslah ediyorum diye, taşlarla daracık öreceksin ve diyeceksin ki: " Örülen yerde dışarı taşmadan akacaksın".
- Nasıl olsa dere ıslah edilmiş, su dere boyunu geçmeyecek, ben de derenin hemen kenarına ev yapayım.
- Nasıl olsa dere ıslah edilmiş, afette su oraya sığacak ya güya, dere üstüne ev yapabilirim.
- Peki bunlar vatandaş, hata yapabilir-bencil davranabilir-rantsal davranabilir. Ya belediyeler, mülki idare ne iş yapar???
Öyle ki, suya, afete, felakete; "şuradan geçeceksin, ıslah çizgisinden taşmayacaksın, koyduğum büzlere sığmak zorundasın" diye emirler verdiğimiz zaman; işine karışılıp müdahale edilen doğa; şiddetli bir şekilde öfkelenecektir.
Bunun sonucunda da, yaşının da kurusunun da, gözünün yaşına bakmayacak, asla affetmeyecektir.
Doğa olaylarının yüzyıllar öncesinin tarihi geçmişi, yetkin uzmanlarca incelenmeli ve en kötüsünün üzerine bir de tolerans payı eklenerek gerekli tedbirler mutlaka alınmalıdır.
Söz konusu tedbirler, seçim, rüşvet, yandaş, kazanım, rant, ahbap-çavuş ilişkisine hiç bir suretle kurban edilmemelidir.
Zira, o dandik menfezde şehit olan askerlerimizin potininin bağı; sizin kirli kazanım ve rantınızdan daha değerlidir.
Japonya'da 8 şiddetindeki depreme yakalanan haber spikeri niçin canlı yayınını kesmeden ve korkmadan sallana sallana görevine devam ediyor???
Çünkü, biliyor ki bütün binalar depreme dayanıklı yapılmış...
İnsanoğlu artık, kendi hatalarının, tedbirsizliklerinin ve hırsının acı sonuçlarını kadere yüklemekten,
Allah'a havale etmekten vazgeçmelidir.
Rabbimiz:
"Ben hiç bir kuluma zulmetmem" buyuruyor.