Sabah ve akşam serinliklerinde yürüyüşümü yaparken, bazen de öğlen Temmuz - Ağustos sıcağında yürüyüş yapıyorum.
Bazıları diyor ki;
"Kendine garazın mı var, serinlikte yürüsene".
Askerde birçok ağaç gölgesi varken, eğitimi güneşin böğründe yaptırırlar. Hatta bazı istirahatlerde bile, gölgeye izin vermezler.
Neden?
Vücut her türlü zorluğa göğüs gerebilecek şekilde alıştırılsın diye.
Komandoların eğitimi, çok zor şartlarda, sabrı, tahammülü ve dayanıklılığı esas alır.
Amaç eziyet değildir. Vücudu her türlü zor şartlara ve düşman taarruzuna karşı koyabilecek şekilde tunçlaştırmaktır.
Doğa yürüyüşçüleri de, hep güzel havada ve düz yolda yürümezler.
Bazen karda, bazen aşırı sıcakta, bazen sarp kayalıklarda vb. yürürler.
Amaç, vücut her türlü iklim şartlarına ve güçlüklere karşı dayanıklılığı artırmaktır.
Afad'cılar, itfaiyeciler, sat komandoları neden çok çetin eğitimlerden geçirilir?
Peki,
insan hayatı hep süt liman mıdır?
Masa başında çalışanlar, emekliler, ev hanımları, tembeller, aşırı obezler; sizin vücudunuzun günün birinde çok zor şartlarla karşılaşmayacağına dair garantiniz var mı?
- Siz, bir kazaya maruz kalmayacak mısınız?
- Siz, depremle, yangınla, tabi afetle karşı karşıya kalmayacak mısınız?
- Sizi yırtıcı bir hayvan kovalamayacak mı?
Allah korusun, özel arabanızla tek başınıza giderken uçurumdan yuvarlandınız. Mevsim yaz veya kar-kış olabilir. Ölmediniz ama araçta sıkıştınız. Kendi imkanlarınızla çıkmanız mümkün değil.
Vücüdunu ve ruhsal yapısını barışta tunçlaştıranlar, yardım ekibi gecikse dahi, sağlığını koruyabilirler.
Ancak, fanusta yaşayanlar, vücudunu ve ruhsal yapısını muhallebi kıvamında tutanlar, yardım ekipleri yetiştiğinde muhtemelen ölmüş olurlar. Kazadan değil, muhallebilikten.