Benim hergün gördüklerimi mutlaka sizler de görüyorsunuzdur.
Bahçeli bütün evlerin giriş kapılarının ve duvarlarının üzerinde, adeta kılıç gibi uçları sipsivri metaller veya camlar var.
Bunların hangi amaçla yapıldığını yıllarca düşünmüşümdür.
Güya insan girmesin diye herhalde.
Ama bahçe kapıları her zaman açıktır ve güvenli bir kilit sistemi yoktur.
Hırsız girmesin diye yapıldıysa eğer, hırsıza sivri uçlu metaller değil, kilit bile fayda etmemektedir.
Hiç bir aklı başında bir insan, sizin duvarınız veya kapınızın üzerinden atlamaya teşebbüs etmeyecektir.
Siz o zaman o sivri ve öldürücü metal ve camları delileri, körleri ve çocukları engellesin diye yaptınız....!!!
İster misiniz delinin biri bir gün sizin duvarınızdaki tuzaklara yakalansın ve hayatını kaybetsin? (Allah korusun).
Böyle bir durumda cinayetten ve tuzak kurmaktan ağır bir ceza almak için yargıç karşısına çıkacağınızı bilmiyor musunuz?
Bana ne gözü kör müymüş (belki de körmüştür), demeniz sizi hiç bir surette ceza almaktan kurtaramaz.
Peki, komşunun kurbanlık danası kaçarken senin duvardaki kılıçlara saplandı. (Hem de 15 tanesine birden).
Kurbanlık öldü. Bedelini ödeyecek misin, yoksa gözü kör müymüş, kılıçları görseydi mi diyeceksiniz?
Peki, ya oyun oynayan masum çocuklar!!!
Bahçenize kaçırttıkları toplarını size görünmeden, gizlice almaya çalışırlarken, kılıçlarınıza saplanıp feci bir şekilde can verirlerse (Allah korusun), içiniz rahat edecek mi?
Peki, belediyeler yapılara ruhsat verirken, bahçeye dikilmesi zorunlu ağaç ve yeşillik sayısını dahi denetlerlerken; duvarlardaki bu iğrenç tuzakları neden kontrol etmezler???
Üst katlardan kazara düşen veya intihar etmek için atlayanlar, sizin tuzak hançerlere 20 yerinden asılıp kaldığını görmek, sizi hiç rahatsız etmeyecek mi???
Eyyyy irili ufaklı, büyüklü küçüklü tüm belediye başkanları ve ilgili yetkilileri; derhal bu cinayet tuzağı hançerleri ve cam kırıklarını kaldırtınız.
Bir insan bir şey yaparken, önünü ardını, sağını solunu, enini boyunu, delisini velisini, bu gününü yarınını, aşağısını yukarısını, yazını kışını, itini puştunu, ölüsünü dirisini, çocuğunu balasını, düşenini kalkanını, ...etc. En ince ayrıntısına kadar düşünmelidir. Bu durum sadece duvarlardaki tuzak hançerler için değil, bütün yaptığımız ve yapacağımız işler için de geçerli olmalıdır.
Sonunda kafamızın kel kalması, hiç bir fayda sağlamayacaktır.
Selam ve dua ile.
Yüceler Yücesine emanet olalım.