(ÜÇÜNCÜ BÖLÜM)
“Türk Milleti’nin evlâtlarını doğru bilgiler ışığı ile aydınlatma hareketi”ni, YÛNUS EMRE ve ESERİ ile başlatmayı uygun gördük. Bu karârımızın, pek mühim ve pek çok gerekçeleri var. Cümleden birkaçını sayalım:
1) Bizim târihimizde, millî varlık ve bekamızın tehlikeye düştüğü anlarda, Türk Milleti’nin adı-sanı yok olmasın diye, İLÂHÎ İRÂDECE bilhâssa görevlendirilen millî mürşidler, millî önderler ve millî âbide şahsiyetler silsilesi bulunmaktadır. YÛNUS EMRE, bu silsilenin halkalarından biridir. Yâni YÛNUS EMRE, bir zamanlar, Türk Milleti’nin adı-sanı yok olmasın diye, İLÂHÎ İRÂDECE bilhâssa görevlendirilen şahsiyetlerden biridir!...
2) YÛNUS, Millî varlık ve bekamızın iki temel taşı ve temel direği olan dilimizi ve dînimizi olabildiğince güçlendirmek için çalışmış ve didinmiş bir şahsıyettir!...
3) YÛNUS, gelmiş-geçmiş Allah dostlarının en önde gelenlerinden biridir; bağrı başlı-gözü yaşlı bir gönül eridir, engin bir aşk eridir. Aynı zamanda, o esrârengiz üsluplu deyiş (şiir)leriyle, Kur’ân’ın yeryüzüne ve insanlığa getirmiş olduğu “ilâhî aşkı” en yüksek seviyede terennüm eden bir şahsiyettir.
4) YÛNUS; öyle efkârlandıkça, birbiriyle bağı bulunmayan bölük-börçük şiirler yazmış bir şâir değildir. O, şiirlerini Allah’ın Kelâmı Kur’ân-ı Kerîm’in ışığında ve bir sistem dâhilinde yazmıştır. İşte şiirlerini ebediyet-sonsuzluk timsâli Kur’ân-ı Kerîm’in ışığında yazmış olduğu içindir ki, aradan yedi asır geçmiş olmasına rağmen, onun deyiş (şiir)leri değerden hiç düşmemiş, değer kaybetmemiş, bil’akis tâzeliğini ve güncelliğini aynen korumuştur. Halbuki, ondan daha sonraları yaşayan ünlü bâzı şâirlerimiz ve şiirleri gündemden düşmüş ve unutulmuşluğun karanlıklarında adı-sanı anılmaz olmuştur!...
(DEVAM EDECEK)