Sayın okuyucular, kişilerin dini inancı ne olursa olsun yani her dinde, Yüce Yaratıcıya yakarış/dua vardır. Biz Türklerin kadim Tengri inancında her şeyi Yüce Yaratıcıdan dilemek, inancın temelini oluşturur. Günümüzde yanlış şekilde ‘Dilenciler=duacılar’ sözü; sadakası için dua okuyup para isteyenlere ‘dilenci’ denmesi durumuna sokularak, öz anlamından saptırılmıştır.
Yazıda ‘dua’ sözcüğünü kullanarak devam edeceğim. Çoğu kişi dua eder, özellikle dara düştüğü zaman. Bu kadar yaygın bir inancın yani dua etmenin, Yüce Yaratıcıya yakarışın anlam derinliğini hiç düşündünüz mü? Duanın kişileri nasıl etkilediğini/fayda sağladığını hiç sorguladınız mı? Duanın İslam dini inancı içindeki mertebesini/yüceliğini araştırmak hiç aklınıza geldi mi?.. Böylesi konuları inceleyen ve bilen kişi sayısı çok çok azdır. Bu az olan değerli insanların içinde bazıları vardır ki; duanın ilmine ermiş insanlardır. Elbette çok okuyarak çok araştırarak meseleyi evrensel ölçüde kavramışlardır. Bu konuda ahkâm kesen çok kişi var ama benim anlatmak istediğim mertebede, inanın sadece bir kişi tanımış oldum. Kim mi? Bu saygıdeğer insan Yazar Oğuz ÇETİNOĞLU. Sayın ÇETİNOĞLU, konuyu pek çok kaynaktan araştırmış. Kur’an-ı Kerim’i, Peygamberimizin söyledikleri ve uyguladıklarını, pek çok din bilgini tarafından bu konuda yazılanları, hatta günümüz bilim insanlarından Prof. Dr. Yümni Sezen’in görüşlerini kaynak olarak ele almış. Ayrıca; biz Türklerin İslam inancı, bilindiği gibi diğer Müslüman milletlerinkinden oldukça farklıdır. Dua edişimiz bile farklıdır, ellerimizi açarak aspanda/semaya uzatıp dileriz. Sadece dua kapsamında değil dini inancın temelinde de farklıyız. Şöyle ki; Biz Türkler İslamiyet’i, İslamiyet öncesi kadim dini inancımızın devamı olarak gördüğümüz için ki öyledir, inancımız Kuran’ın ve Peygamberimizin söz ve de davranışlarının, dosdoğru özüne uygundur. Ulu atalarımızdan olan İmam Mansur el-MÂTÜRİDİ İslamiyet’i Kadim Türk inancı ile özde birleştirerek sistemleştirmiştir… İşte Sayın Oğuz ÇETİNOĞLU bu ulu atamızı da kaynak olarak almış… Bütün bu kaynaklardan ve daha başkaca kaynaklardan aldığı bilgilerin ışığında ve doğru olanları kullanarak çok özgün bir kitap yazmış. Sayın ÇETİNOĞLU kitabını yazarken; kendisinin bilgi, düşünce ve engin sezgilerini de kullanarak, DUA konusunda ışık saçan bir eser meydana getirmiş. Yukarıda sözünü ettiğim ve daha başkaca beşeri kaynakların her biri, dua hakkında yanlış olmayan şeyler yazmışlar. Ama hepsini teker teker okusanız bile büyük gerçeği görüp kavramak çok zordur. Fil hikâyesini bilirsiniz; gözleri bez ile bağlanmış, daha önce hiç fil görmemiş/bilmeyen üç-beş kişinin her birine filin bir organı (dişi, hortumu, kulağı, bacağı vb.) elle yoklatılmış. Sonra başka bir yerde gözleri açılıp yokladıkları şeyi anlatmaları istenmiş. Herkes yokladığından anladığı kadarını tarif etmiş. Aslında hepsi de kendince doğruyu söylemiş ama bu anlatılanlardan, fili bilmeyen birisi ‘fil’i kavrayamıyor… İşte Sayın ÇETİNOĞLU’nun bilgeliği burada ortaya çıkıyor, o bize bir bütün olarak fili gösteriyor…
Sayın Oğuz ÇETİNOĞLU’NUN ‘DUA’ adlı kitabı 2019 yılında basıma alınmış ve basılmış. Söz konusu kitap hakkında, bu yazıda daha çok bilgi yazmamı, anlatmamı bazı okuyucular beklemiş olabilirler. Ama şunu açıkça belirtmeliyim; bu kitap anlatılmaz OKUNUR!.. Yine de kitabın özgün içeriğine yönelik, biraz da olsa ön fikir edinmenize yarayacak bazı kısa bilgileri yine kitaptan alarak yazayım.
Bakın Sayın ÇETİNOĞLU neler diyor:
“… Dua; sözle, gözle, her iki mânâsıyla olmak üzere dille, halle, bedenle ve elle yapılabilir… Dua aynı zamanda zikir ve ibadettir… İbadetin özü duadır… Dua; insanın, Allah’ın üstün varlığını kabullenişi, O’nun karşısında aczini itiraf ederek O’na dileklerini arz etmesinin bir ifadesidir… (yani Yüce Yaradan’a teslim olmasıdır) … İnsan her zaman dua etmelidir, sevinçli ve mutlu hallerinde de kederli ve sıkıntılı anlarında da… Dua, kulun Yüce Allah ile iletişim kurmasıdır… Dua… Herhangi bir aracı olmaksızın, doğrudan Allah’tan yardım talep etmedir… Dua, insanın kendi kendine yetmediğinin ifadesidir… Dua etmek ve edilen duanın kabul edilmesi için şatafatlı parlak sözlere, edebi cümleler kurmaya lüzum yoktur…”
Yukarıdakilere benzer nice özgün bilgileri hatta daha derinlerini bu kitapta bulacaksınız. Yazarımız Oğuz ÇETİNOĞLU, bu kitapta yazdıklarıyla günümüz Müslümanlarını ve diğer insanları uyandırmaya çalışmaktadır. Bazıları ‘günümüz Müslümanlarının nesi varmış…’ diyebilirler. Sayın ÇETİNOĞLU sadece duayı yazmamış, zamanımızda, dua edin diyen bazı kişilerin duruşlarını da ortaya koymuş. Yazarımızın şu sözlerini lütfen dikkatle okuyun:
“Günümüz insanının büyük talihsizliğidir: Şimdiki muhafazakârlar, mütedeyyinler, dindarlar, daha önceleri yaşamış bilinen Müslümanlara benzemiyorlar. İslâm adına dersler veren, beyanlarda bulunan ve sayıları hayli fazlaca olan safdilleri peşine takan şeyh, şıh, hoca takımı da bildiğimiz İslâm âlimlerine benzemiyor. O kadar ki… Günümüzdekiler; ‘’’Siz bana istediğiniz İslâm’ı ısmarlayın, helal ve haramları, emir ve yasakları kendiniz belirleyin ve bana ‘bunlar sizin şahsi görüşleriniz olmasın, kitaplardan bulacağınız delillerle inandırıcı olsun’ deyin, ben size istediğiniz İslâm’ı şekillendirebilirim.’’’ Diyebiliyorlar. İki tarafın da zavallıları, çokbilmişleri, akledemiyorlar ki, ortaya çıkan, indirilmiş değil, uydurulmuş İslâm’dır.”
Sanırım ve umarım anlaşılmıştır…
Değerli okuyucular, işte bu kokuşmuş ortamda aydınlanabilmek için okunması gereken nadir kitaplardan biri Sayın Oğuz ÇETİNOĞLU’nun ‘DUA’ adlı eseridir ve bu kitap kendisi başlı başına bir duadır. Yazarımız kitabında siz okuyucular için de dua etmiş… Eh, bir dua da benden gelsin; başta Sayın Oğuz ÇETİNOĞLU olmak üzere bu yazıyı okuyan herkes için Yüce Yaratıcıdan esenlikler diliyorum…