Hicran GÖZE

Avukat - Yazar

Dua Etmek ve Allah’ın Mesajına Kulak Vermek Zamanıdır

“Alemde hiçbir delil kalmasa bir mikrobun hayâtı bana Allah’ın varolduğunu ispata yeter.”   

                                                                                                                    Loui   Pasteur

 

Gözlerin göremediği bir virüs günlerdir bütün dünyâyı pernçesine aldı. Müthiş bir hakimiyetle… Kâinata nisbetle dünya denilen ufacık bir yuvarlak perişan. Uzaya giden, Ay’da yürüyen, Atomu parçalayan  “insan” denilen varlık aciz,  panikte… İş suya sabuna ve limon kolonyasına kaldı.  Petrol aşkına savaş çıkaranlar, koltuk aşkına birbirlerine bar bar bağıranlar, hakaret edenler, Meclisi muharebe meydanına çevirenler sustu. Rusya sustu, Amerika sustu, Dünyâyı karıştırmak için kullandığı dolarlarını bir aşı için feda etmeye hazır. Fransa, İngiltere sustu. Televizyonlarımızda artık partili Cumhurbaşkanımızın haykırışlarını  değil, katil virüsün kurbanlarının sayısını dinliyoruz. Şehit sayısı yerini bu virüsün öldürdüklerine bıraktı. İtalya perişanlığın en müthişini yaşıyor. İran ne yapacağını şaşırmış. Virüsün doğum yeri, Uygur Türklerini kamplarda işkencelerle öldüren Çin ise binlerce vatandaşını kaybetti.  

Dünyâmızı saran bu korkunç salgın maddenin ötesine geçmemeyenler için, daha doğrusu maddenin ötesini tefekkür edemeyenler daha açık bir ifadeyle Allah’a inanmayanlar için alelâde bir olaydır? Onların dua edecekleri var olduğuna inandıkları bir varlık da yoktur. Allah’a inanlar ise alışageldiğimiz salgınlara hiç benzemeyen, birden bire bütün dünyâyı suspus eden bu olay karşısında dua etmek, düşünmek, bâzı gerçeklerle bağlantı kurmak ihtiyacını duyarlar. Şu da apaçık bir hakikattır ki İnsan denilen varlık Allah’ın varlığını kabul etmek için yeterli bilgiye sahiptir. Ama Peyâmi Safâ üstadımızın dediği gibi  “ Gizli bir varlığın hele Allah’ın yokluğunu ispat etmek için her şeyi bilmek lâzımdır. Hiç kimse bu küllî bilgiye sahip olduğunu iddia edemez. Allah’a inanmak değil, Allah’a inanmamak insanın boyunu aşar.”                    

Allah’ı unutan insan bilmelidir ki Allah’a inanmak, inanmamaktan daha kolaydır. Ölüp ölüp dirilen tabiat, kucağımıza aldığımız bir güzel bebeğin hangi merhalelerden geçerek dünyâya gelişi, mevsimlerin hiç şaşırmayışı, Dünyâmıza olan mesafelerinde, doğdukları ve battıkları yerde hiç yanılmayan Güneş, Ay ve yıldızlar… İşte KASSAS suresinin 71. âyeti: “ Resûlüm! De ki hiç düşündünüz mü? Eğer Allah üzerinizdeki geceyi ta! kıyamete kadar devam ettirse, Allah’tan başka size ışık getirecek kimdir?” İkinci soru da aynı surenin 72. âyetinde: “De ki söyleyin bakalım eğer Allah üzerinizdeki gündüzü ta! kıyamete kadar devam ettirseydi size dinleneceğiniz geceyi getirecek kimdir? Hâlâ görmeyecek misiniz?”   

Bu büyük felâket karşısında başta liderler olmak üzere bütün insanların kendisini hesaba çekmesi “Ben nasıl insanım” diye kendisini sorgulaması lâzımdır. Aklımızı kullanıp bütün tedbirleri alalım. Dünyâyı kuduz gibi büyük bir felâketten kurtaran, Allah’a ve duaya inancı olan Louis Pasteur gibi bir idealistin ortaya çıkarak bu salgını durduracak aşıyı bulması için dua edelim. Fransız Akademisi azası, “İnsan Denen Meçhul” kitabının yazarı Alexis Carrel’i de unutmayalım. Duaya ilacın yanında yer veren, Frenginin okumakla geçtiğini gördüğünü de söyleyen Dr. Alexis Carrel’i, Nazilerin zulmünden kaçarak gelen Prof. Dr. Frankı’da… siyilllerin okumayla geçtiğini  söyleyen Frank’ı da … Kısacası maddenin dışında aklın izah edemediği bir başka âlemin bulunduğunu da hiç unutmayalım.       

“Kullarım sana, beni sorduklarında onlara söyle: ‘ Ben onlara çok yakınım. Bana dua ettikleri zaman dua edenin dileğine karşılık veririm.’ Ama kullarım da benim davetime uysunlar ve bana inansınlar ki doğru yolu bulsunlar.” Bakara suresi- âyet 186

Bakara suresi 45. Âyet’te ise böyle buyuruyor “Allah’tan sabır ve namazla yardım isteyin. Şüphesiz sabır ve namaz Allah’a saygıdan kalbi ürperenlerin dışında herkese zor ve ağır gelen bir vazifedir.”      

Bu bahsi Cerrah, fizyoloğ 1912 de nobel ödülünü kazanan ALEXİS Carrel’in çok incelediği, hakkında bir kitap da yazdığı Namaz hakkında, Kur’anda çok kere zikredilen namaz hakkındaki sözleriyle bitireyim: “Namaz vücudun sistem ve organlarında bir hayatiyet peydah eder. Hatta günümüze kadar bilinen muazzam bir zindelik taynağıdır. Bir doktor olarak birçok hastalar gördüm ki mütehassız doktorlar tedavi edemedi. Tıp aciz kalınca namaz işe karıştı ve onları iyileştirdi. Namaz radium cevheri gibi bir ışık kaynağı ve hayat menbaıdır.”

Ben de haddimi bilerek bir ilâvede bulunayım dünya menfaatlerine alet edilmeyen namaz…