Önceki gün, Bucak Barbaros mahallemizde akşam yürüyüşü yapıyordum.
Yol üzeri komşumuzun evinin önünde üç komşu ve benim tanıyamadığım bir vatandaş sohbet ediyorlardı. Selamlaştıktan sonra beni tanıyıp tanımadıklarını sordular yabancı olana.
Bana "kimlerdensin" dedi.
"Çakır Ahmet'in oğluyum" dedim.
"Tanımam" dedi. Belli ki biraz yabancıydı.
Komşularım "21. Dönem milletvekilimiz" dediler.
İsmimi sordu. "Söyledim". "Tanıyamadım" dedi.
Hemen anlatmaya başladı. Şu köyden bir vekil vardı, mesleği şuydu dedi.
(İsmi bende saklı)
Ben hemen bildim. Yakın arkadaşım ve 20. Dönem vekilimizdi.
Anlatmaya devam etti.
"Bana öyle bir faydası oldu ki onun."
"Hayırdır, ne yaptı ki?"
"Öğretmen oğlumun bir doğu iline tayini çıkmıştı. Onun tayininin köylere değil de merkezde bırakılmasını istedim.
Hemen telefona sarıldı ve sekretere İl Milli Eğitim Müdürünü bağlattı.
Müdüre dedi ki: " Yeğenim öğretmen olarak ilinize geliyor, köylere göndermeyin, merkezde kalsın."
Dediği gibi oldu. Onun için o vekilimize müteşekkirim.
Peki dedim. Senin oğlanın gitmesinin engellendiği köye hangi öğretmeni verdiler? Hiç verilemedi de boş mu kaldı?
Muhtemelen, bir dayıya ulaşma imkanı olmayan bir gariban o köye verildi. Yani senin oğlan ile değiştirildi.
O zavallı öğretmenin hakkı ne olacak?
O köy öğretmensiz kaldıysa eğitimsiz kalan öğrencilerin hakkı ne olacak?
"Ee orasını ben bilemem. Hem sana öyle hiç talep gelmedi mi?
" Gelmez olur mu hiç".
"Peki sen ne yaptın?"
"Yerine göndereceğimiz gönüllü bir öğretmen getir, becayiş yaptıralım dedim".
Tabi hiç kimse öyle bir becayişçiyi bulamadığı için, herkes kutsal görevine tıpış tıpış gitti. Tabi ben de, iş yapmayan veya yapamayan vekil oldum.
Sahi, mübarek bayrağımızın dalgalandığı her her "VATANIMIZ"dı değil mi???
Selam ve dualarımla
Yüceler Yücesine emanet olalım.