Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Osmanlı Düşmanlığı

Bâzı aydınlarımızda ‘Osmanlı düşmanlığı’ var. Bu düşmanlığı, cumhuriyet ilk döneminde mâzur görmek mümkündü. Türkiye’de bir rejim değişikliği yapanların, getirdikleri rejimin tutunması için eski sistemi kötülemeleri tabîidir. Aradan yüz yıla yakın bir zaman geçtikten, Cumhuriyet rejimi ve demokrasi sistemi tam anlamıyla yerleştikten sonra düşmanlığı devam ettirmenin hoş görülecek bir tarafı olamaz.

Bu düşmanlığı inkılâp softaları başlattılar, Türkiye’de komünist sistemin hayranları desteklediler. Komünizm, doğduğu topraklarda yerle yeksan oldu, inkılaplar geri dönülemeyecek şekilde benimsendi. Artık Osmanlı düşmanlığı için hiçbir sebep kalmadı. Bu gaflet uykusundan uyanmak gerekir. Türk târihini, 1923 ile başlatanlar bile hatâlarını anlayıp seslerini kestiler. ‘ Osmanlı idi, biz Türk’üz!’ gibi mugalâtaları kimse aklına bile getirmiyor. Artık herkes biliyor: Osmanlı, Türk’tü. Osmanlı’ya düşmanlık Türk’e düşmanlıktır. Bu gerçeği idrak edemeyenler, türlü iftiralarla Osmanlı düşmanlığı düşüncesini yaşatmaya çalışıyorlar. Bu hareketlerinin sebebi, pâdişahlık düzenini getirmeye çalışanlara gözdağı vermek ise, milletimiz Cumhuriyetin ve demokrasinin faziletini idrak etmiştir. Geçmişe dönülmesine izin vermez.

Türk milleti, Türk’e ait maddî ve manevî bütün varlıklara olduğu gibi, ırkına hizmet eden şahıslara hürmette de kusur etmez. Üstelik kültürümüz bize, ölülerimizi hayırla yâd etmemizi emrediyor. Bu gerçekler, Mustafa Kemal Atatürk için de geçerlidir.

Türk’ü târih sahnesinden silmek isteyenler; Osmanlıyı ve pâdişahları sevmezler hattâ nefret ederler. Onlarla aynı duyguları paylaşanlara bizler nefretle bakmayız. Çünkü kin, intikam, nefret, garaz… temiz kalplerde barındırılmaması gereken kirli duygulardır.