Temmuz 1995’de Yugoslavya iç savaşı sırasında Sırp ordusu, Krivaya 95 Harekatı’nın bir parçası olarak Srebrenitsa’yı işgal etmiştir. Yaşanan bu olay bir işgal olarak kalmamış bir katliama dönüşmüş, Bosna – Hersek’in Srebrenitsa şehrinde genç yaşlı demeden on bine yakın insan vahşiyâne bir şekilde katledilmiştir. Bunlardan ancak 8372 kişinin cesedi parçalanmış vaziyette bulunabilmiştir. Srebrenitsa olayı, İkinci Dünya Savaşından sonra Avrupa’da yapılan en büyük insan katliamı ve etnik soykırımdır.
1992 yılında Sırplar Yugoslav halklarına katliam uygulamaya başladı. Olaya müdahil olmak isteyen Birleşmiş Milletler 6 bölgeyi güvenli sahâ ilân etti. Bu bölgelerden biri de Srebrenitsa’dır. Savaştan önce 24.000 nüfusu olan bu şehir mülteciler ve dışarıdan şehre sığınan insanlarla birlikte 60.000 nüfusa ulaşmıştı. Nüfusun artmasıyla şehir, hastalıklarla, açlıkla mücadele etmeye çalışan bir toplama kampı hâline gelmişti. Şehirdekilerin, kendilerini korumak için edindikleri silahlar da Birleşmiş Milletler güçleri tarafından güvenlik gerekçesiyle toplanmıştı. Sırp devlet Başkanı Radovan Karadziç’in emriyle, Ratko Mladiç komutasındaki Sırp askerlerinin şehre saldırıları dayanılmaz hâl alınca, kamptaki insanlar silahlarının geri verilmesini istedi. Kampın Hollandalı komutanı bu isteği kabul etmedi. Bununla da yetinilmedi, Hollandalı askerler Bosna’daki BM Barış Gücü Komutanı Fransız generalden aldıkları emirle bir gece yarısı şehirden ayrıldı ve kamptaki 25.000 mülteci ile birlikte şehir, Sırplara teslim edildi. Şehirdeki katliam 5 gün boyunca gece-gündüz devam etti. Katledilenlerin kimliklerinin belli olmaması için cesetler yakıldı ve toplu mezarlara gömüldü. İnsanlığın yüz karası olan bu katliama, Avrupa ülkeleri gizli destek verdi.