İnsanlığa ve ülkesine karşı kendisini sorumlu hissedip, bu uğurda her türlü fedakârlığa katlanarak, üstün hizmetlerde bulunan şahsiyetlerin isimleri, onlara karşı vefa borcunu ödemek ve gelecek nesillere hatırlatmak düşüncesiyle; cadde, bulvar, okul, hastane, havaalanı vb. yerlere verilerek yaşatılmaya çalışılır.
“Geçmiş, geleceğin öğretmenidir” prensibi doğrultusunda yapılan bu tür onur verici uygulamaları, dünyanın her yöresinde görebilmek mümkün olmaktadır.
Büyük bir İmparatorluğun külleri arasında, bağımsız bir ülke oluşturan ve olağanüstü işler başaran kadroların içerisinde, bu özel şahsiyetlerin sayısı bir hayli fazladır.
Sivas’ın Divriği ilçesinde dünyaya gelen ve 1936’da kurduğu Tayyare Etüt Atölyesi ile altı yolcu kapasiteli, çift kabinli ve saatte 1000 km hız yapan Nu D 38 tipi yolcu uçağını imal eden Nuri Demirağ, bu örnek şahsiyetlerden biri olarak hatırlanmaktadır.
Ankara’nın doğusuna ilk demiryolunu yapan, Karabük Demir Çelik gibi önemli sanayi kuruluşunu ülkeye kazandıran ve sayısız hizmetlerde bulunan Nuri Demirağ’ın isminin 2010 yılında Sivas Havaalanı’na verilmesi, Sivaslıların hemşerilerine karşı yapmış oldukları güzel bir vefa örneği olarak göze çarpmaktadır.
Adana Şakir Paşa, Isparta Süleyman Demirel, İstanbul Sabiha Gökçen, İzmir Adnan Menderes, Van Ferit Melen, Kocaeli Cengiz Topel Havaalanı gibi uygulamalar, ahde vefanın güzel yansımaları olarak vicdanları rahatlatmaktadır.
Sakarya Savaşı öncesinde ordumuza dört uçak alıp iki uçak parası hediye eden hemşerimiz Nafiz Kotan da bu nadide şahsiyetler içerisinde öne çıkan isimlerden biridir.
İtiraf etmek gerekirse; Nafiz Kotan isminden, Turgut Özakman’ın “Çılgın Türkler” kitabını okuyana kadar haberdar değildik.
Geçte olsa farkına vardığımız ve mezarına dahi sahip çıkamadığımız hemşerimiz Nafiz Bey için, Erzurumlular olarak ciddi bir ihmalkârlığımızın bulunduğunu kabul etmek durumundayız.
Büyük bir servet sahibi iken memleketi Erzurum’a gelip, ömrünün son günlerini Cumhuriyet Oteli’nin bir odasında geçiren ve bu otelde hayata gözlerini yuman Nafiz Bey’in cenazesi resmi törenle kaldırılmasına rağmen, mezarının bir müddet sonra kaybolması, elbette ki şehir adına hepimizin yüzünü kızartan ve vicdanları sızlatan bir durumdur.
Kara Fatma’nın da benzer bir şekilde kaybolan mezarı, “Dadaşlık vefa göstermek değil midir?” sorusunu hafızalara getirmektedir.
Bu çılgın dadaşın isminin yaşatılması, ilk önce elbette ki hemşerilerine, yani Erzurumlulara düşmektedir.
Nuri Demirağ ismini havaalanlarına veren Sivaslı Yiğidoları canı gönülden tebrik ederken, darısı başımıza diyor, 2008 yılında Er-Vak’ın; Erzurum Havalimanının ismi “Erzurum Nafiz Bey Havalimanı” şeklinde değiştirilsin önerisinin “Palandöken Gelişim Derneği” tarafından tekrar Erzurum gündemine getirilmesi münasebetiyle bu düşüncemizi tekrar ediyor, “Şerafafettin Elçi, Sabiha Gökçen, Nuri Demirağ isimleri oluyor da Nafiz Kotan ismi neden olmasın?” diyoruz.
Sn. Cumhurbaşkanımızdan ve Ulaştırma Bakanımızdan bu konuda ciddi bir yaklaşım beklediğimizi belirtirken, tüm Erzurumluları da bu konuda duyarlı olmaya davet ediyoruz.
Nafiz Bey’in mezarına sahip çıkamadık, bari isminin yaşatılmasına sahip çıkalım.