Denizlerin dibinde ortaya çıkan bir depremin, yol açtığı dalgalar gibi, sınırların önemini yitirdiği dünyada, bir ülkede ortaya çıkan kriz, dalga dalga bütün dünyaya yayılmaktadır. Dünyanın büyük ekonomilerinden birinde, ortaya çıkan ekonomik daralmadan, bütün ülkelerin ekonomileri etkilenmektedir. Ülkeler birbirine bağımlıdır, Amerika ya da Çin, birinden biri öksürürse, dünyada yatağa düşmeyen ülke kalmaz.
*
Bütün ülkelerde etkilerini gösteren finansal ve kültürel krizler, yeni yüzyılda her ülkeyi, kültürel dokusuyla birlikte, ekonomik yapısını da yeniden yapılandırmaya zorlamaktadır. Ülkelerin üretim güçlerini büyütmeleri, krizlerin üstesinden gelmeleri, kültürel ve ekonomik kaynaklarını, paradan para kazanan sanal ekonomiden, ürün ve hizmet üretiminden, kazanç sağlayan reel ekonomiye, kaydırmasını öğrenmelerine bağlıdır.
*
Dünyanın her ülkesinde, “İster sanal ister reel kazanç olsun, kazanmak her şeydir, kazanmak için her şey yapılır” diyenlerin sancıları yaşanıyor. Seküler kültüre dayanan bilgi toplumundan, çok boyutlu kutsal kültürden beslenen, değer toplumuna geçmenin, altyapısını oluşturamayan Batı dünyası, bütün ülkeleri krizden krize sürüklemektedir. Çünkü değer toplumunun çok boyutlu sorunlarını, seküler toplumun tek boyutlu yöntemleriyle, çözmek mümkün değildir.
*
Değer toplumunun sorunları, değer toplumunun yöntemleriyle çözülür. Dünyanın her ülkesinde değerler, kutsal kültürden kaynaklanır. Bütün dünyada ekonomik, kültürel ve siyasal hayatın ana dinamiklerini değerler oluşturur. Kutsal kitaplardan kaynaklanan değerler, doğrular ile yanlışların, iyilikler ile kötülüklerin ve güzellikler ile çirkinliklerin sınırlarını belirleyen küresel doğrulardır. Onların doğrularının üstünde doğru yoktur.
*
Marx’ın ileri sürdüğü gibi, ekonomik gelişme değerleri değil, Weber’in ortaya koyduğu gibi, değerler ekonomik gelişmeyi yönlendirir. Nasıl metafiziksiz fizik güçlü olmazsa, metaekonomisiz ekonomi de değerli olmaz. İnsanların değerleri oturdukları evlerden, bindikleri arabalardan kaynaklanmaz. Oturulan evlerin büyük, binilen arabaların pahalı olması, insanların güçlerine güç, değerlerine değer, erdemlerine erdem katmaz.
*
Batı’dan Doğu’ya, Kuzey’den Güney’e, üretim güçleri ne olursa olsun, dünyanın bütün ülkelerinin ana sorunu, bilgi toplumundan değer toplumuna geçme sürecine, hız ve yoğunluk kazandırmaktır. Dünyadaki savaşların ve krizlerin üstesinden gelmek için, bilgi toplumu olmak gereklidir, ancak yeterli değildir. Bir ülke bilgi toplumu olma yolunda ilerlerken, aynı zamanda değer toplumu olmak için de gerekli önemleri almak, atılması gereken adımları atmak zorundadır.
*
Ekonomik kazançların metaekonomik kazançlara tercih edildiği ülkelerde, yoksullukların, haksızlıkların, yolsuzlukların ve isyanların üstesinden, dünyanın hiçbir silahlı gücü gelemez.
*
Bilgi toplumunun değer toplumuna dönüşmesi, insanların ekonomiye değil, ekonominin insanlara hizmet etmesine bağlıdır.
*
Metaekonomik ilkelerle, ekonomik ilkelerin burnuna halka takılmazsa, ekonomi bütün insanları peşinden sürükler.
Ekonomi hayatın, yaşanır kılınmasında, bir amaç değil, bir araçtır. Ekonomileri metaekonomiler ayakta tutar.
*
Metaekonomiye dayanmayan ekonomiler, uzun ömürlü olmazlar.
*
Komünizmin ekonomisi gibi, Kapitalizmin ekonomisi de ölmüştür.
*
Metaekonominin mimarları, gülen beyazlar değil, ağlayan siyahlar olacaktır.
*
Dünyada yoksul siyahlar ağlarken, zengin beyazlar gülemez.