Dünya bu günlerde bir büyük salgının(pandemi) nelere sebep olabildiğini bizzat yaşayarak görmektedir. Kendi başına canlılığı bile tartışmalı olan virüs ailesinden bir yaratık insanlığı teslim almış görülmektedir. Virüsler kendi başlarına bağımsız yaşayamazlar. Canlılıkları insan, hayvan veya bitki hücrelerine bağımlıdır. Normal mikroskopla görülemezler. Elektron mikroskobu denilen çok daha fazla büyütmelerle görülebilirler. Bu virüs salgınının meydana getirdiği teslim alış insanların günlük hayat anlayışlarında derin değişiklikler yapmış ve yapmaya devam edecektir. İş anlayışımızda, eğitim şeklimizde, tatil tarzımızda, alış veriş davranışlarımızda velhasıl her alanda yeni farklılıklar oluşmasına sebep olmuş ve bu değişimler daha da devam edecektir. İnsanların doğal hayat ile ilişkilerinde de çok yeni düzenlemeler yapmasına sebep olmuş, insanoğlu yaşadığı çevre ile de yeni bir davranış biçimini edinmeye çalışmaktadır. Karantina uygulaması yapılan alanlarda bitki, hayvan ve denizlerimizde enteresan gelişmeler görülmüştür.
Hatırlamakta fayda var. 31 Aralık 2019 tarihinde Çin'den yapılan bir bilgilendirme Wuhan şehrinde yabani hayvan alışverişlerinin yapıldığı pazar yerinden gelen bazı hastalarda, ağır akciğer sorunları ile karşılaşılmış ve bunun sebebinin yeni bir virüs olduğu şeklinde olmuştur. Bu bilgiye göre hayvan corana virüsü gurubundan bir etken, mutasyon dediğimiz genetik değişimle, insanlarda hastalık yapma ve insandan insana kolay bulaşma özelliği kazanarak bu hastalığa sebep olmuştur. Bu virüse daha sonra COVİT 19 ismi verilmiştir. Benzeri bir durumun 2003 de SARS virüs salgını, 2012 de MERS virüs salgınında da olduğu hatılanarak, bu yeni virüsünde önemli bir sağlık tehdidine dönüşebileceği endişesine sebep olmuştur.
İşte bu Covit 19 virüsünün hastalığı meydana gelen bulaşmalar sebebi ile kısa sürede PANDEMİ (büyük salgın) özelliğini kazanmıştır. Çin yönetimi salgını kontrol için hemen Wuhan şehrinde karantina kararı almış, ciddi polisiye tedbirleri uygulamış, bu yapılanlar çeşitli kanallardan insanlar tarafından takip edildiğinden ciddi bir korku duygusuna sebep de olmuştur. Covit 19'un aşısının olmayışı ve bu virüsün sebep olduğu ağırlaşan hastalardaki tedavi şemasının bilinmeyişi bu korkuyu daha da derinleştirmiştir. Çin'den sonra ilk atladığı ülke olan İtalya'daki sağlık hizmetlerinde yaşananlar endişeleri daha da arttırmıştır. Çin, İtalya, İspanya derken hastalık ilk olarak 14 Mart 2020'de ülkemizde de görülmüş ve salgınla mücadele ile ilgili uygulamalar başlamıştır. Halen ABD ve Brezilya'da ciddi sağlık sorunu olarak görülmektedir.
Ülkemizde özellikle İstanbul, İzmir ve şehrimiz Kocaeli vakaların en çok görüldüğü yerlerdendir. Şehrimizde önce Derince Eğitim Araştırma Hastanesi ve Gebze Devlet Hastanesi pandemi hastanesi olarak görevlendirilmiş daha sonra tüm hastanelerin bu hizmete hazır olmaları istenmiştir. Nisan 2020 üçüncü haftasına kadar ciddi bir hasta sirkülasyonu olmakla birlikte şehrimizde ve ülkemizde sağlık kurumlarımızın ve sağlık çalışanlarımızın ciddi ve olağanüstü gayretleri, bakanlığımızın Pandemi Bilim Kurulu önderliğindeki salgınla mücadele rehberliğine merkezi yönetimin desteği ve uyumu salgının kontrol alınmasını sağlamış, birçok gelişmiş batı ülkelerine göre daha iyi sonuçlar alınmasını sağlamıştır.
Mayıs ayı sonuna doğru hastalık ve hastalarla ilgili bilgiler salgının kontrol altına alındığını düşündüren sayılara düştüğü için Haziran ayı başından itibaren salgın kontrol tedbirleri gevşetilerek YENİ NORMALLEŞME dönemine geçilmiştir. Haziran 2. haftası sonu hasta sayısı maalesef salgına karşı daha dikkatli olunması yönünde uyarıları hatırlatmaktadır. Covit 19 virüsünün yaptığı bu salgının tehlikesinin henüz geçmediğini unutmamalıyız. Aşı bulununcaya veya daha etkili ve uygulanabilir bir tedavi şeması öğrenilinceye kadar en önemli çare korunma tedbirleridir. Bu arada Prof. Dr. Ercüment Ovalı ve ekibinin aşı çalışmasının başarılı sonuçlanmasını dilerim.
Uyulması gereken korunma tedbirlerine gelince, bunlar:
1. Mümkün mertebe kalabalıklara girmemeli ve kalabalıklar oluşturmamalıyız. Covit 19 virüsü taşıyanların bulunma ihtimali olan ortamlarda, hele bir de kapalı ortam ise, bulaş ihtimali yükselir. 10 dakikayı aşan süreler ise bu ihtimali daha da yükseltir. Kısa süreli temaslar, hele iyi havalandırılmış ortamlarda ise bulaş ihtimali azalır.
2. Mesafe. Bu virüsün bulaşı hastanın ağız-burun ifrazının mukoza(ağız-burun-göz)teması ile olur. Bu bulaş için ise 1 m den daha yakın mesafede bulunmamak gerekir. Bu mesafeyi koruyan durumlar bulaş ihtimalini ciddi oranda azaltmaktadır.
3. Maske. Sağlıklı kişilerin veya şüpheli virüs bulunanların maske takmaları,bunun uygun bir şekilde kullanılması bulaşma-bulaştırma ihtimalini azaltmaktadır.
4. Temizlik. Bu virüsler çok dirençli değillerdir. 20 sn sabunla su teması elimizdeki-yüzümüzdeki muhtemel virüsün zararsız hale gelmesi için yeterlidir. Temas edilen yüzeylere ise 1/10 luk çamaşır suyu ile yapılan temizlik muhtemel bulaşma ihtimalini ortadan kaldırır. Bu konuda aşırı şüpheci olunmamalı, yalnız şüpheli temas sonrası koruyucu temizliği yapmamız yeterlidir.
Bu dört ana konuda dikkat etmemiz bu salgınla mücadelede önemlidir. Bu hususlarda dikkatli olmak salgının kontrol altında tutulmasını ve hastalığın bizlere bulaşmasını önler. Bu konudaki dikkatsizlikler, ihmaller yeni vakaların ortaya çıkmasına sebep olur. Dolayısı ile salgının bitmediğini unutmadan korunma tedbirlerine uymalıyız. İhmal ve dikkatsizliğimizin yeni hastalar, yeni ölümler, yeniden uygulamaya konulacak karantina tedbirleri demek olduğunu unutmamalıyız.
Salgının tamamen bittiği, sağlıklı normal günler ve mutluluklar dileğimle ...