Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Hâlide Nusret Zorlutuna

Şair ve Yazar Hâlide Nusret Zorlutuna, 10 Haziran 1984 târihinde Ankara’da vefat etti. Doğumu: İstanbul, 1901.

Babası, Sultan İkinci Abdülhamîd Han devrinin hürriyet mücahitlerinden ve gazeteci olup Meşrûtiyet'ten sonra Kerkük Mutasarrıflığı’nda bulunan ve daha çok Avnullah Kâzımî takma adıyla tanınmış olan Mehmed Selim Bey'dir.

Hâlide Nusret, ilk öğrenimini özel olarak yaptıktan sonra, orta öğrenimini Erenköy Kız Lisesi’nde tamamlamıştır. Günümüzde İstanbul Üniversitesi olarak bilinen İstanbul Darülfünun’u Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünü tahsilini yarım bıraktı. Daha sonra imtihan vererek lise öğretmeni oldu. 1924 yılında Edirne’de başladığı edebiyat öğretmenliği mesleğini, çeşitli illerde sürdürdü.

Halide Nusret'in ilk basılan eseri, Küller  (1921) isimli bir romandır. Bunu,  Sisli    Geceler    (1922. 1938, 1943) isimli ikinci romanı ile  Hanım Mektupları (1923) adlı ve mektup örneklerinden ibaret bir seri takip ettikten sonra, 1930 da, ilk şiir kitabı olan Geceden Taşan  Dertler isimli eserini    yayınladı.. Bundan sonra çıkan şiir kitapları: Yayla Türküsü  (1943), Yurdumun Dört Bucağı  (1950), Ellerim Bomboş  (1967).

Uzun ve başarılı öğretmenlik yıllarından sonra 1957 yılında, Ankara Kız Teknik Öğretmen Okulu’ndaki görevinden kendi isteği ile emekliye ayrılmış bulunan şâirin, bunlardan başka,  Gülün Babası Kim?  (1933) adlı bir romanla, Beyaz Selvi  (1945) adlı bir hikâye kitabı daha basıldığı gibi,  Rüzgârdaki Yaprak ve Aydınlık Kapı (1974) isimli romanları da yayınlandı.

Yazar Emine Işınsu Hanımefendinin annesi olan Halide Nusret Zorlutuna, Millî Edebiyat akımı  içerisinde değerlendirilen şiirlerinde geleneksel ölçü ve anlayışa bağlı kaldı. Şiir, hikâye, düz yazı çalışmalarını önce Millî Mecmua’da, daha sonra da Aydabir Çınaraltı, Hisar, Türk Kadını ve Türk Yurdu dergilerinde yayınladı.

Halide Nusret, ilk yazılarını Mütâreke devrinde neşr edip o sıralarda tamâmıyle gelişmiş bulunan Millî Edebiyat Cereyânı’na doğrudan doğruya iştirâk edenler arasındadır. Bunun içindir ki, manzum ve mensur bütün yazılarında konuşulan Türkçe’nin ve şiirlerinde hece'nin yer aldığı görülür.

Bâzı kadın sanatçılarımıza zaman zaman ârız olan samîmîyetsizlikten, yâni kadın hüviyetiyle görünmek korkusundan kurtularak, olduğu gibi görünüp konuşabilen şâirlerimizdendir. Romanlarında kadın psikolojisini de çok iyi tahlîl edebilen sanatkârın şiirlerinde ince bir melal ve zaman zaman romantikleşen güzel bir lirizm hâkimdir.