Koronovirüs, birkaç aylık bir sürede küresel bir salgın haline geldi ve tüm dünyaya hızla yayılarak, yaklaşık 200 bin insanın canını aldı. İlk defa ortaya çıkarak ve de mutasyona uğrayıp kovit 19 halini alarak, en yetkin bilim adamlarını dahi ters köşeye yatırdı. En büyük tehlike bilinmez olmasıydı.
Birkaç aylık bulanık ve belirsizlik yüklü dönemde, Dünyanın bütün ülkelerinde birçok can alarak, müthiş bir belirsizlik ve korku saldı. Özellikle ülkemizde bilim insanlarımız ve sağlık çalışanlarımızla birlikte, sağlık bakanlığımız ile bilim kurulumuz süreci çok iyi yönetti.
Yöneticilerimiz bilim kurulunun çalışmaları ve tavsiyeleri doğrultusunda zamanında etkin ve önemli kararlar alarak, salgını durdurmayı şimdilik başardık. Başarımızın devamı, bundan sonra da gevşemeden, rehavete düşmeden, izolasyon, temas ve sosyal mesafe başta olmak üzere, devletimizin aldığı kararları uygulamamızla doğru orantılı olacaktır.
Koronavirüs bir fırtına estirdi, olgun meyveleri düşürdü. Sağlamları ne kadar salladıysa da düşüremedi. İlginçtir önce yaşlıları götürüyor zannettik. Ama bazı gençleri de götürürken, 95 yaşında, 87 yaşındaki çınarlarımızı götürmeyi başaramadı. Burada sağlık savaşçılarımızın olağanüstü çabası ve ülkemizin sağlık yatırımlarının hakkını teslim etmemiz gerekmektedir.
Koronavirüs ile mücadele kapsamında birçok işyerlerimiz faaliyetlerini durdurdu ve ekonomik olarak sayısız zarara uğradık. Evlerde zorunlu dinlenmeye çekildik. Canı sıkılanlarımız, bunalanlarımız oldu ama buna mecburduk. Zira bu virüsün öldürücülüğünden daha çok, yayılma ve bulaşması çok hızlıydı.
Katışıksız inananlarımızın çokça terennüm ettiği bir söz vardır: “Her şeyde bir hayır vardır”. “Sizin şer zannettiklerinizde hayır vardır ama siz bilemezsiniz”. Vecizlerinin hayatımızda ne kadar önemi olduğunu vurgulamıştır.
En önemlisi koronavirüs birbirimizi ne kadar çok sevdiğimizi ortaya çıkarmıştır. Bütün dünyayı etkileyerek, ülkelerin birbirlerini sevmesi ve dayanışması gerektiğini ortaya çıkarmıştır.
Birbirimize ne kadar çok saygı duymamız gerektiğini vurgulamıştır. Maskelerimizi takıp mesafemize dikkat ederek, bende bulaş varsa sana bulaşmasın, sende bulaş varsa bana bulaşmasın diyerek, birbirimizi ne kadar sevip, sayıp, korumamız gerektiğini ortaya çıkarmıştır.
En sevdiklerimizle bile aynı evde birbirimize dokunamayıp, altın mesafede durarak, birbirimizin kıymetini bildirmiştir.
Sabretmeyi ve tevekkül etmeyi öğretmiştir.
“Hikmetinden sual olmaz” deyişinin ne kadar önemli olduğunu ve üzerinde ne kadar çok kafa yormamız gerektiğini öğretmiştir.
Ağzımızı burnumuzu kapattırarak, sokağa tükürmemizi, kötü sözler söylememizi ve sükut etmemizi sağlamıştır.
İlk defa tüm nüfusumuza hep bir ağızdan İSTİKLAL MARŞI’mızı okumamıza vesile olmuştur. Birliğimizin, beraberliğimizin, coşkumuzun, vatan sevgimizin perçinlenmesine vesile olmuştur.
Evlerimizin bizim için ne kadar önemli bir yaşam kaynağı olduğunu hatırlatmış ve kıymetini bilmemizi sağlamıştır.
Evlerimizde yeni yeni bir çok maharetler üretebileceğimizi göstermiştir.
Birbirimizin sağlığı için, bazılarımızın fedakarlık yapması gerektiğini kafamıza çaktırmıştır.
Gençlerimiz ve gönüllülerimizin 65 yaş üstü çınarlarımızın bütün ihtiyaçlarını karşılamalarını sağlamıştır.
Milletçe ne kadar çok yardımsever olduğumuzun, dayanışma ve paylaşmacı olduğumuzun bir kere daha ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
Son zamanlarda sudan bahanelerle dövülen, sövülen ve maalesef hayatlarına kast edilen, sağlık ordumuzun ne kadar kıymetli olduklarını kafamıza çaktırmıştır.
Gerçek bilim insanlarımızın ön safa geçmelerini ve aynı anda şarlatanların yerle bir olmalarını sağlamıştır.
İstanbul’da sokağı süpüren bir temizlik görevlimizin, balkondan çalınan bir oyun havasına, elindeki süpürgeyi de eşlik ederek oynamasıyla, bütün onu görenlerin de oyuna alkışlarla iştirak etmeleriyle, iyiliğin ne kadar hızlı bulaşıcı olduğunu yeniden hatırlatmıştır.
Büyük şehirlerin hava kirliliğinin bıçak gibi kesilmesini sağlamıştır.
Atmosferin ozon tabakasındaki deliğin hızla kapanmasını sağlamıştır.
Pamukkale’nin travertenlerinin bembeyaz olmasını sağlamıştır.
Yabani hayvanların en turistik kentlerimizde, tören geçişi yapmalarına sebep olmuştur.
Şehrin en kalabalık meydanlarında buluşmanın, kahvehane ve kafeteryalarda muhabbetin, yürüyüş yapmanın, denize gitmenin, piknik yapmanın, dağlara, kırlara, bayırlara gitmenin ne kadar büyük bir nimet olduğunu, bizlere tekrar hatırlatmıştır.
Selamlaşmanın, kucaklaşmanın, tokalaşmanın, öpüşmenin, musafahalaşmanın hayatımızda ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu göstermiştir.
Partilerin, eğlencelerin, müzik gruplarının, doğum günü toplantılarının, konferansların, panellerin, sempozyumların, açık büfelerin, ne kadar önemli olduklarını bizlere göstermiştir.
Daha da önemlisi sağlıklı olmanın kıymetini…..
Selam, sevgi ve muhabbetlerimle. Yüceler Yücesine emanet olalım.