İlkokulda okuduğum yıllardı.
Kemaliye Mektebinde öğrenci idim. Öğretmenimiz Münire Aktüre Kilisli bir Kore Gazisi Yüzbaşı Kamil Celkan’ın Kilis’e geldiğini ve bir tören yapılacağını söylemişti.
Törene gittik. Cumhuriyet Meydanı’ndaki Nuri’nin Kahvesi ve önü iyice dolmuş, insanlar dışarı taşmıştı. Kalabalıklar daha da artmaya başladı. Nuri’nin Kahvesindeki havuzda fıskiye sonuna kadar açılınca bazılarının üzerine sular geldi ve ıslandılar. Kaçışmalar oldu. Bu sırada kahvede oturan genç bir adamı herkes tebrik ediyor, kucaklıyor ve alkışlıyordu.
AJANS HABERLERİ VE HÜRRİYET GAZETESİ
7-8 yaşın verdiği heyecanla ben ve arkadaşlarımızda alkışlıyorduk Kore Gazisi Yüzbaşı Kamil Celkan’ı. Ancak savaşı, Kore’yi, askerliği, kahramanlığı yeterince bilmiyorduk. Daha sonra Kemaliye’den yeni açılan Kartalbey İlkokuluna geçtik ve burada öğretmenim olan Abdurrahman Celkan anlattı bize amcası Kamil Celkan’ı, savaşı, Kore’yi, kahramanlığı, asker olmanın önemini.
Bizim aileden de Yüzbaşı Hakkı Sarıca Kore’ye gitmişti. Teyzem Semahat Hanım Tekye Camii’nin bitişiğinde küçük kapısının sokağındaki evde anneannemlerde kalıyordu; iki çocuğu Serdar ve Ethem ile birlikte. Abdullah isminde bir de emir eri vardı. Eve her gün Cumhuriyet Caddesi üzerindeki gazete bayii Vakıf Akbaba’dan abone olunan Hürriyet gazetesi getirirdi. Gazeteler Kilis’e üç dört gün sonra gelirdi. Hürriyet her gün Kore’deki Türk askerlerinin resimlerini yayınlayarak haber verirdi. Hikmet Feridun Es’in röportajları neşredilirdi. İstanbul Radyosunda ise Dedem Ethem Demircan özellikle ajans haberlerini dinler, kızını yani teyzemi Kore Savaşı hakkında bilgilendirirdi. Radyo o yıllarda çoğu evde yoktu. Teyzem Kore Haberlerini ve Hürriyetteki resimleri ağlayarak takip ederdi. Gazetedeki Türk askerlerinin grup halinde çekilmiş resimlerinden Yüzbaşı Hakkı Sarıca’yı bulmaya çalışır, iki gözü iki çeşme ağlardı. Ancak gazete manşetlerindeki Türk Tugayının komutanlarından Celal Dora ve Tahsin Yazıcı’nın kahramanlıklarını anlatan gazete haberleri ve resimleri, hatta dizi yazılar moral olurdu. Dolayısıyla Kore Savaşı hakkında 8-9 yaşındaki bir çocuğun bilmesi gerekenleri iyi bellemesem de tanıyor ve takip ediyordum.
ŞİMAL YILDIZI ÖZYURT SİNAMASINDA
Yüzbaşı Kamil Celkan Kilis’e gelmesi o gün kentimizde tarihi bir gün yaşattı. Celkan soyadı iyi oturmuştu hafızama. Çünkü Abdurrahman Celkan ayrıca benim öğretmenimdi ve sınıf arkadaşım Hikmet Celkan(daha sonraki yıllarda Prof. Dr.) da öyle. Hem Öğretmenim ve hem de arkadaşım ile gurur duyuyordum . En büyük sürpriz ise Abuş Ağa’nın 10 çocuğu olması, bunu 3’ünün kız, erkeklerden de Kore Gazisi Kamil Celkan ile Maraş Milletvekili ve Ziraat Bakanı Kilisli Nedim Ökmen’in kardeşi olmalarıydı. Tabii işin içine Ankara da dahil olunca resmi bir organizasyona katkı verilmişti. Nedim Ökmen de Kilis’e gelmiş, şehrin girişindeki Kışlanın önünde törenle karşılanmış, davullar zurnalar çalınmış, kurbanlar kesilmiş, halaylar sekilmişti.
Daha sonra ŞİMAL YILDIZI diye Kore Savaşı’nı anlatan bir film geldi Kilis’e. Özyurt Sinemasında gösterime girdi. O filmden hala zihnimde canlı duran yaralı Türk askerlerini taşıyan cemsedeki gençlerimizin düşmana karşı tepkilerini sanatçı Settar Hazım Körmükçü “Allahsızlar” diye göstermesiydi. Bu resim zaman zaman kafamda “düşman” denilince tazelenip durur. Türkiye NATO’ya girmiş, Amerika’nın yanında yer alarak bu savaşa dahil olmuştuk. 5090 Türk Askeri Kore’de savaşırken 741 şehit verilmişti. Gelişmeye tepkiler de vardı. Buna göre; bu savaş ABD ile komünistlerin savaşı idi. Hesaplaşmayı Amerika yapmalıydı. Bu yaklaşımı Türkiye’de savunan çok sayıda aydın vardı. Yazılar yazarak kamuoyunu oluşturuyorlardı. İktidarda olan Demokrat Parti ise Sovyet yayılmacılığına mani olmak, Rusya ve müttefiklerinin Akdeniz’e inmelerine kesin tavır alıyor, Kore’ye Türk askeri göndermenin şart olduğunu savunuyordu. SSCB o yıllarda bütün dünyada gerçekten hızla yayılıyor, demokratik ülkelerde bile yoldaş buluyordu. Bu nedenle “savaşa hayır” kampanyasına karşı Türkiye’de de çok sayıda tutuklanmalar gerçekleşmişti. DP iktidarı ve Menderes Hükümeti “komünizme savaş” açmış, bunu ülke içinde de sürdürüyordu. Hollywood Sineması da Kore filmleri yapıyor, komünizm tehlikesine dikkat çekiyordu ama filmin kahramanları hep Amerikan askerleriydi. Türk Askerlerine hep mesafe konulmuştu.
Birkaç sene önce Oscar’a da aday adayı olduğu iddia edilen Ayla filmi çekildi. Savaş sırasında bir Türk astsubayı Süleyman Dilbirliği’nin bir küçük Koreli kızı korumaya alarak kurtarması anlatılıyordu. Filmi çok alaka gördü, sinemadan çoğu izleyici gözü yaşlı çıktı. Birkaç hafta sonra hakka yürüyen Kore Gazisi Süleyman Dilbirliği de bu filmi izledi, kurtardığı Koreli Kız Türkiye’ye getirildi ve bir güzel anı olarak hafızalara kaydoldu.
BAŞARILI VE GÖNÜLLÜ ASKER
Bütün bunlar Hürriyet’teki bir vefat ilanıyla aklıma düştü. İlanda Darülaceze bağışçılarından Kamil Celkan’ın vefat ettiği duyuruluyordu. Gazete iç sahifelerinde ise Kore Gazimiz Kamil Celkan hakkında bilgiler de veriyordu. Hemen KENT gazetemizi aradım, bilgilendirdim. Mustafa Sağ da alakadar oldu. Facebook’a görüntülü haber yerleştirdi.
Kimdi peki Kamil Celkan, neler yapmıştı? Şöyle ki; Cumhurbaşkanlığınca Kore Savaşı’nda gösterdiği kahramanlıklar dolayısıyla takdirname verildi.
Kamil Celkan 1923’de Kilis’te doğdu. İlkokulu Kilis’te bitirdi. Tahsil hayatına İstanbul Kabataş Lisesinde devam etti. Zaten o yıllarda bütün Türkiye’de 17 lise vardı, bunun dokuzu da İstanbul’daydı. Taşra’da ise Erzurum, Afyon, Diyarbakır ve Adana ile Konya’da idi. Etrafındaki askerlerden etkilenen Kamil Celkan Kuleli Askeri Lisesine geçiş yaptı. Kara Harp Okulunu iyi derece ile bitirdi. Kıta görevine çıktı. Çankırı’da ilk kez açılan komando kursuna katıldı ve röleveyi hak etti. Türk Silahlı Kuvvetlerinde özel olarak seçildi ve özel harp eğitim aldı. Yabancı dillerini geliştirdi, eğitimine son gelişmelerle katkıda bulundu.
Kore Savaşı çıkınca gönüllü olarak başvurdu.
Kore Savaşı’nda Birinci Türk Tugayında yüzbaşı rütbesiyle görev aldı. Üstün başarılar gösterdi. Tarih kitaplarına göre; Dünya askeri tarihine geçen meşhur Kumyangjangni Muharebesininin en önemli kırılma noktasında komuta ettiği 5. Bölük ile muazzam bir taarruz yaparken düşman mevzilerinin ele geçirilmesinde öncü oldu.
Bu başarısının ardından Türk Tugayı ABD Senatosu’nun sadece olağanüstü koşullarda verdiği Distinguished Service Cross(mümtaz birlik nişanı) ile ödüllendirildi. Dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar Yüzbaşı Kamil Celkan’a gösterdiği üstün başarılardan dolayı takdir belgesi verdi.
HUZUREVİNDE BİR GAZİ
Savaş devam ederken 10 günlük izin alarak gittiği Japonya’da Kazan Türkü Nuriye Celkan ile evlendi. Japonya’ya Kazanlı Tatar Türkü Alim Abdürreşit İbrahim vasıtasıyla İslamiyet girmiş, yayılmış ve ilk cami hayata geçirilmişti. Savaş sonrasında Türkiye’ye döndü ve kısa bir müddet sonra kıdemli yüzbaşı rütbesiyle Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrıldı.
Türkiye Zirai Donatım Kurumu’nda çalışmaya başladı. 1977 yılında emekliliğini isteyerek 54 sene hizmet verdiği kamudan ayrılarak eşi ve iki çocuğu ile birlikte İzmir’e yerleşti.
Hayatı Dr. Ali Denizli tarafından “Kore Gazisi Kilisli Yüzbaşı Kamil Celkan’ın Hayatı ve Kahramanlıkları 1950-1951” isimli kitaba konu oldu.
Kamil Celkan eşi Nuriye Hanımı 2017 yılında kaybetti. İzmir Urla’daki Huzur Evi’ne yerleşti. Geçtiğimiz günlerde hakka yürüdü ve vasiyeti üzerine cenazesi Kilis’e götürüldü eşinin yanına defnedildi. Oğlu Adnan Celkan ve kızı Gül Hanım Şıh Abdullah Mahallesi’ndeki bu maruf ailenin isminin verildiği Hafız Celkanlı Sokak No 6’daki evlerinde taziyeleri kabul ettiler. Oğlu Adnan Celkan Anadolu Ajansının haberine göre şöyle bir açıklama yaptı;
-Babam başarılı bir askerdi. Askerlik mesleğini çok seviyordu. Hem Türkiye’den ve hem de Amerika’dan başarı belgeleri vardı, madalyaları bulunuyordu.
HER ŞEHRİN BİR MAHALLİ KÜTÜPHANESİ VE ANSİKLOPEDİSİ OLMALI
Şimdi düşünüyorum 97 yaşında hakka yürüyen Kamil Celkanlı bu saatten sonra acaba hatırlanacak mı? Hatırlanmayacaksa bunun mes’ulleri kimlerdir? Keşke yazılı veya dijital Kilisli önemli isimlerin anlatıldığı, resimlerinin yorumlandığı bir KİLİS KÜTÜPHANESİ kurulsa, raflarında bir kaç ciltlik KİLİS ANSİKLOPEDİSİ olsaydı. Yeni nesil ara sıra bu ansiklopediye baktığında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş’i, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Safter Necioğlu’nu, Korgeneral İzzettin İyigün Paşa’nın, Bakanlar Nedim Ökmen, Mehmet Turgut ,Yüksel Çakmur ve Ahmet Taner Kışlalı’nın Kilisli olduğunu görüp, moral yüklense, motivasyon kazansa “Ben de atalarım gibi bu ülkenin en üst yönetiminde hizmet veren biri olacağım” dese nasıl olurdu? Türkiye’yi ve Kilis’i yönetenler ve temsil edenler sanırım bu soruya cevap verirler.
Nurlar içinde uyu Gazi Yüzbaşı Kamil Celkan.