Hemen cebinizden bir on TL çıkarın ve arka yüzüne bakın! Piri Reis’in haritalarından birine ait yarım parçanın, çok küçültülmüş bir örneğini göreceksiniz. Sözünü ettiğim harita, dünyanın en önemli tarihi belgelerinden biri olarak kabul edilmektedir. Pekiyi bu haritayı böylesine önemli kılan özellik nedir? Her şeyden önce, harita sahte değildir ve dahi denilebilecek bir denizci tarafından çizilmiştir. Bu özellikler ona zaten bir ayrıcalık kazandırmaktadır ama dahası var. Piri Reis’in yaşadığı zamandaki ve günümüzdeki hiçbir haritaya benzememektedir. Sadece Piri Reis’in haritalarına ait olan pek çok özellik var. Belki de bu yüzden gizemlerle dolu ve kafalarda çok ilginç soru ve önermeler oluşturuyor.
Anlaşılacağı gibi harita, kendisini çizen- den daha ünlü! Pekiyi söz konusu haritayı çizen bilge denizci kim?
Piri Reis: 1465 yılında Gelibolu’da doğdu. Amcası, ünlü denizcilerimizden Kemal Reis’tir. Denizciliği amcasından öğrendi ve denizlere birlikte açıldılar. Amcası ile yaptıkları önemli işlerden birisi de, Granada’lı Müslümanları Kuzey Afrika’ya taşıyarak, haçlılarca hepsinin toptan katledilmelerini önlemiş olmalarıdır.
1513 yılında amcası Kemal Reis ölünce çok üzüldü, bir süre denizlere açılmayıp Gelibolu’da ikamet etti.
Piri Reis ünlü haritasını; Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi sırasında, 1517 yılında padişaha sundu. Harita, doğu ve batı bölümü olmak üzere iki kısımdan oluşuyordu. 1526 yılında ise Kitab-ı Bahriye’yi Kanuni Sultan Süleyman Han’a sundu. 1528 yılında ise ikinci dünya haritasını çizdi.
Padişahın emri ile Umman Denizi, Kızıl Deniz ve Basra Körfezi’nde görevlendirildi. İşte çirkin olaylar bundan sonra gelişmeye başladı: Piri Reis Basra Valisi Kubat Paşa’nın haksız olarak istediği ganimet haracını vermedi. Mısır Beylerbeyi Mehmet Paşa’nın politik hırsı da buna eklendi… Benzer sebeplerden dolayı 1554 yılında, ‘hizmette kusur’la suçlanarak idam edildi…
Şimdi gelelim Piri Reis’in ünlü haritasına: Şunu hemen belirtmeliyim; yeryüzünde böylesi başka bir harita yok. İlk harita 1513 yılında İstanbul’da ve Gelibolu’da, Piri Reis tarafından gazal derisi üzerine çizilmiş. İkincisi ise 1528 yılında… Harita, Osmanlı arşivlerinin tozlu raflarından 1929 yılında çıkarılıp, Topkapı Sarayı’nda sergilenmeye başlandığından itibaren, özellikle konu ile ilgili bilim adamlarının dikkatini çekmiştir. Harita, diğerleri gibi düz bir yeryüzü göstermiyor, büyük bir kürenin üzerine çizilmiş gibi duruyor! Bu harita, sanki uzaya çıkılmış, dünyanın o bölgelerine bakılarak çizilmiş gibi görünmektedir. Günümüzde uzaydan çekilen fotoğraflarla tam bir uyum göstermektedir. O zaman için Amerika Kıtası’nın henüz bilinmeyen şekli ve coğrafi yapısı ayrıntılı olarak çizilmiş. O kadar ki; hangi bölgede hangi hayvan türünün yaşadığı bile belirtilmiş!.. Atlas Okyanus’u ve Afrika kıyıları da ayrıntılı olarak çizilmiş. Sadece Ekvator çizgisi biraz farklı gösterilmiş. Bu ekvator konusuna aşağıda yine değineceğim.
Her çağın haritacıları, yaşadıkları yer ve zamanda, o çağa ait olan aynı teknikleri kullana gelmişlerdir. Dolayısıyla, küçük ve önemsiz farklılıklarla, aynı devrin haritaları birbirine benzer. Kendi çağının tekniğine göre çizilen haritalara örnek olarak: Heredot ve Strabo Akdeniz ve yakın çevresinin haritasını yapmışlar. Daha sonraki çağlarda da çeşitli haritalar çizilmiş. Tabii ki Piri Reis’in yaşadığı çağda da başkaca pek çok denizci haritalar çizmişler. Pek çoğu sadece Akdeniz ile sınırlı olan böylesi haritalar, çizenleri Akdeniz’li oldukları halde hatalarla doludur ve Piri Reis’in haritalarına göre çok ilkeldirler.
Piri Reis’in Haritası’nın gizemleri, yukarıda yazdıklarım kadarla sınırlı değil. Daha pek çok sır olan yerleri var. Misal: Piri Reis’in Haritası’nda Antartika Kıtası da çizilmiş! Ne zaman çizilmiş? 1513 ve 1528 yıllarında. Oysa Antartika Kıtası 1818 yılında keşfedildi!.. Bu ünlü Osmanlı Amirali, kendi çağından 300 yıl sonra keşfedilen bu kıtayı nereden biliyordu?.. Bu kadarla da kalmıyor. Mevcut kabul görmüş bilgilere göre; Antartika Kıtası uzun zamandan beri buzullarla kaplı. (yaklaşık 6000 yıldan beri) Buzulların altında, kara var mıdır? Varsa nerelerden nerelere kadar kara vardır? Var sayılan karaların sınırları nereden nereye kadardır? Bütün bunları bilmek mümkün değildi. Bütün dünyayı, dolayısıyla Antartika Kıtası’nı uzaydan, kuş bakışı seyretmek mümkün olsaydı bile, çıplak gözle karaları görmek mümkün olmazdı, hâlâ da görülemez… Antartika Kıtası’nın gerçeğe yakın boyutlarının tespiti, bilimin ilerlemesiyle, 1955 yılından sonra sismik yöntemlerle yapılabildi. Uzaydan çekilen uydu fotoğraflarıyla da Güney Kutbu’nun şekli kabaca belirlenmiş oldu… Şimdi dikkat! Piri Reis haritasında, Antartika Kıtası’nı gösterdiği gibi buzullarla kaplı olan kara parçalarını da göstermiş! Hem de bu yerlerin keşfinden (1955 yılı esas alındığında) yaklaşık 440 yıl önce!.. Piri Reis’in Haritaları üzerinde araştırma yapanların tespitlerine göre: Antartika’daki Queen Maud bölgesinin kara parçalarını, coğrafi şekilleriyle birlikte doğru ola- rak göstermiş. Mevcut bilgilere göre o bölgenin buzsuz olması, günümüzden 6000 (altıbin) yıl öncesine dayanmaktadır. Hem o çağda hiç bilinmeyen bir kıtayı haritada göstereceksin hem de binlerce yıldır buzullarla kaplı karaları doğru olarak çizerek yerlerini belirteceksin! Gizem içinde gizem…
Kimdir bu Piri Reis? O: Osmanlı donanmasının çok değerli bir komutanıdır. Çok iyi bir askerdir. Büyük-küçük pek çok deniz savaşına katılmış, iyi bir amiraldir. Çok akıllı, çok bilgili, olağanüstü bir insandır! Bizzat kendi el yazısıyla kaleme aldığı “KİTAB-I BAHRİYE” adlı denizcilik kitabı çok ünlüdür. Bu eser, dünya denizcilik literatürünün baş yapıtlarındandır. Yazdıklarından anlaşıldığına göre Piri Reis; Akdeniz’in kıyılarının ve adalarının uzmanıdır. Gemi barınağı olabilecek koylara, önemli yerlerin derinliklerine, akıntılarına varıncaya kadar, Akdeniz hakkındaki her ayrıntıyı, günümüz bilgilerine göre de tamamen doğru olarak kaleme almıştır… Piri Reis böylesine bir bilge kişidir.
Piri Reis, çizdiği dünya haritaları hakkında ve bu haritaları nasıl çizdiği ile ilgili olarak ayrıntılı bilgi vermemiştir. Bu konuda iki notu var ama onlar yeterli değil. Bu notlardan birinde; haritaları çizerken başka haritalardan faydalandığını belirtmiştir. Diğer bir notu ise ‘Kitab-ı Bahriye’ de, Hz. Süleyman’ın haritasının kendisine yol gösterici olduğunu beyan etmiştir. Acaba, henüz insanlığın bilmediği başka haritalar mı vardı elinde?
Bu konuyla şimdiye kadar pek çok kişi ilgilendi ve bu ilgi hâlâ sürmekte. Dünya çapında bu kadar ilgi neden?.. Bu güne kadar yapılan tartışmalarda konu ile ilgili iki görüş netleşerek ortaya çıkmıştır. Bunlardan birisi şöyle: Piri Reis ünlü haritalarını çizerken; Caferiyelerden (Halife El Maun’un emriyle hazırlanan haritalar), Portekizlilerin haritalarından, Kristof Kolomb’un haritalarından… Ve bazı Arap haritalarından (ortada belli bir harita yok!) faydalanmıştır. Piri Reis’in haritasında Antartika olarak gösterdiği yer ise Arjantin’in güney kıyılarıdır. Haritanın bir küre üzerindeymiş gibi görünmesi ise, gazal derisinin boyu yetmediği için öyle yamuk çizilmiştir. Haritada ilginç olan bir şey yoktur… İşte böyle diyorlar! Diyorlar ama haritadaki pek çok ilginç ve gizemli bilgilerin nasıl elde edildiğine dair bilimce ve kanıtlı bir cevapları yok. Üstelik cevapladık dedikleri bazı durumlar hiç de söyledikleri gibi değil. Mesela: Haritada sadece güney Amerika kısmı yamuk (küre üzerinde gibi) gösterilmiyor; haritanın tamamı uzaydan çekilen fotoğraflarla uyum içinde! Piri Reis’in harita çizerken kopya ettiğini ileri sürdükleri haritalardan (elde mevcut olanlar) hiç birisi kendi başına o bilgileri kapsamadığı gibi sözü edilen bütün haritaların toplamı da Piri Reis’in haritasındaki bilgileri vermekten çok uzak. Bu durumda; hiç bilinmeyen, sözde Arap haritalarından bahsediyorlar! İyi ama o var saydıkları haritalardan bir tanesi-bir bölümü elde var mı? Yok! Şimdiye kadar öyle gizemli haritaların olduğuna dair (Hz. Süleyman’ın haritası hariç) bir yazı, tarihi bilgi gibi şeyler var mı? Yok!.. Sonuç olarak; yukarıdaki görüşleri savunanlar bu konuda ikna edici hiçbir delil ortaya koyamamışlardır. Eğer ikna edici bilimce kabul görecek bir görüşleri olsaydı bu konudaki tartışmalar çoktan bitmiş olurdu. Bu görüşü savunanlar; çeşitli varsayımlar ve kendi ürettikleri mesnetsiz fikirleri esas almaktalar. Aslında karşı görüşü savunanların da bilimce kabul görmüş veya kanıtlanmış sağlam bir tezleri yok. Tartışmalar bu yüzden sürüp gitmekte.
İsterseniz şimdi ileri sürüldüğü gibi başka haritalardan kopya edildiği konusunu irdeleyelim: Piri Reis yaptığı haritaları bir başka harita veya haritalardan kopya etmiş olabilir mi? Evet olabilir! Ama bu sav konu ile ilgili sorunu çözmüyor üstelik daha karmaşık ve daha gizemli bir hale getiriyor. Piri Reis’in elinde (henüz hiç görülmemiş ve bilinmeyen) harita veya haritalar var idiyse; bu haritaları kim veya kimler, ne zaman, hangi teknoloji ile çizdiler? Orijinal harita, buzul çağından önce, Antartika buzlarla kaplı değilken çizildiyse, o zamanki ekvator, Piri Reis’in haritasında gösterdiği yerde miydi? Varsayılan orijinal haritayı insan türünden olmayan, başka varlıklar mı çizdi? Hayır, insanlar çizmiştir, diyorsanız; çok uzak bir geçmişte, o haritayı çizebilecek yüksek düzeyde medeniyet veya medeniyetler var olmalı değil mi? Yoksa halen bilinen veya bildiğimizi sandığımız insanlık tarihi kökten mi yanlış?!..
Başka bakış açıları yok mu? Elbette var, işte birkaçı: Piri Reis astral seyahat yaparak, yükseğe - uzaya kadar çıktı ve gördüklerini çizdi! Durugörü yoluyla bütün dünyayı gözden geçirdi, bu arada buzulların altındaki karaları bile gördü ve çizdi! Manâ aleminde kazandığı değer karşılığı lütfedilen ilahi bir yardımla, yakaza halinde veya rüya yoluyla çizdirildi!..
Bütün bu görüşler bizi nereye götürür?
Konu ile ilgili gizem ve soru çok. Açıklığa kavuşturmak için görüş ve öneri de çok. Ama henüz, Piri Reis’in haritasını akla ve mantığa uygun olarak açıklayacak bir tek bilimsel yaklaşım bile yok.
İlahi Piri Reis! Bize bıraktığın şu mirasa bak! Allah seni Firdevs cennetine koysun emi!
**************************************************