Çarlık döneminde Rusya’dan kaçıp, Trabzon’a gelen bir ailenin çocuğudur Tıbbiyeli Hikmet. 1901 Balıkesir doğumludur. 1919 yılında Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane yani Askeri Tıbbiye’de 3. sınıf öğrencisidir.
Birinci Dünya Savaşı bitmiş, Osmanlı Devleti mağlup olmuş, teslimiyet antlaşması olan Mondros ateşkes mütarekesi imzalanmıştır. İngilizler İstanbul’dadır. 1919 yılı Mart ayı başında İngilizler Tıbbiye Mektebini işgal ederler, komuta merkezi yaparlar.
O zamana kadar 14 Mart Tıp Bayramı kutlama âdeti yoktu. Askeri Tıbbiye öğrencileri bu işgali kabul etmezler. Düşmana üzgün görülmemek için 14 Mart’ı Tıp Bayramı ilan ederler ve ilk defa, eğlenceli kutlama kararı alırlar.
Asıl maksatları isyan olduğu için Üniversite önünde Tıbbiyeli Hikmet’in önderliğinde büyük bir miting yaparlar. İngiliz askerlerinin gözü önünde Beyazıt’ta bulunan İstanbul Üniversitesi’nin iki kulesi arasına büyük bir Türk Bayrağı asarlar. Geceye kadar İngilizler bu bayrağı indiremezler.
14 Mart 1919’da Ne Olmuştur?
1) 1827’de kurulan modern tıp okulumuzun kuruluşu ilk defa kutlanmıştır.
2) Bu isyan ile Tıbbiyeliler Emperyalizme ve vatanı işgaline karşı Kurtuluş Mücadelesini başlatmış olurlar.
Daha sonra Tıbbiyeli Hikmet (Boran) 4 Ekim 1919’da toplanan Sivas Kongresi’ne delege olarak gönderilir. Kongreye katılan en genç üye olur ve Amerikan veya İngiliz Mandacılığına şiddetle karşı çıkar.
2012 yılında vefat eden başarılı sunucu Orhan Boran bu Tıbbiyeli Hikmet’in oğludur.
Tıbbiyeliler tamamı daha sonra İstiklal Savaşı’na katılmışlardı. Bazı yıllar Tıbbiyeden hiç doktor mezun olamamıştı.
Bugün virüsle uğraşıyoruz ama Mart aylarında geçmişte ciddi olaylar yaşamıştık.
Bunlardan birisi İstiklal Marşımızın 12 Mart 1921'de Birinci TBMM tarafından “İstiklâl Marşı” olarak kabul edilmiş olmasıdır. Türkiye Cumhuriyetini kuran O Kutlu Meclis’te 724 şiir yarışmaya katılmış fakat onların dışında büyük şair Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı şiiri Türk İstiklal Marşı olarak kabul edilmişti. İstiklal Marşımızı o zamanın Milli Eğitim Bakanı olan Türk Ocaklarının Genel Başkanı Hamdullah Suphi Tanrıöver defalarca Meclis kürsüsünde heyecanla okumuştu.
41 satırlık Milli Marşımızın tümünün arasında Mustafa Kemal Atatürk’ün en çok sevdiği iki mısranın, son iki satırdaki;
“Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklal!”
Sözlerinin olduğunu tarihçiler ifade etmektedirler.
Bu anlayışla Çanakkale’de buluşurlar. Milli Mücadele’nin ateşini yakarlar.
Hedef bellidir: İSTİKLALve BAĞIMSIZLIK.
Her Vatan Evladı bugün de aynı inançla yaşamak ve çalışmak mecburiyetindedir.
Çünkü, düşmanın kafasında,
Dünden Bugüne DEĞİŞEN HİÇ AMA HİÇBİR ŞEY YOKTUR.
Çünkü,
TIBBİYELİ HİKMET-ŞAİR MEHMET AKİF-ATATÜRK ARASINDA DA FARK YOKTU,
Ve kazanan oldular.
Ey Gençler,
İstiklal Marşı’mızın hele son iki satırı bunu gerektiriyor.