Ülkeler ürün, hizmet ve bilgi üretme güçlerine göre sıralanırlar. Elementlerin periyodik tablosu gibi, ülkelerin de bir periyodik tablosu vardır. Her ülke nüfusuyla, tarihiyle, coğrafyasıyla, diliyle, üniversiteleriyle, hastaneleriyle, kamu, özel ve gönüllü kuruluşlarıyla, ülkeler sıralamasında yerini alır. Ülkelerin ekonomik, siyasal ve kültürel başarıların kaynağında, nüfusları ve üretim güçleri vardır. Nüfusları büyük olan ülkelerin, üretim güçleri büyük olur.
*
Güçlü bir ülke olmada, nüfus büyüklüğünü bir fırsat olarak gören İbn Haldun’dan, bir tehdit olarak gören Malthus’a kadar, nüfustaki gelişmeler, bütün ülkelerde ekonomik, siyasal ve kültürel hayatın, en önemli tartışma konusu olmuştur. Ülkelerin nüfus yapılarıyla, ekonomik yapıları arasında doğru orantılı bir bağıntı vardır. Tarihin hiçbir döneminde, nüfusu küçük ülkelerin, siyasal güçleri büyük olmamıştır. Nüfusu büyük olan ülkelerin, üretimleri, güçleri ve etkileri büyük olmuştur.
*
Ülkelerde çocuklar aileyi, aileler ekonomiyi ayakta tutarlar. Nüfusu küçük olan ülkelerin, ekonomileri büyük olmaz. Bir ülkede her aile, bir çocuk sahibi olursa, o ülkenin nüfusu azalır, iki çocuk sahibi olursa, ne azalır ne çoğalır. Bir ülkenin nüfusunun düzenli olarak artabilmesi için, her ailenin en azından, üç çocuk sahibi olması gerekir. Ailelerin ortalama çocuk sayısı üçün altında kalırsa, nüfus azalmaya başlar. Bunun için Avrupa ülkeleri nüfus azalması, sorunuyla karşı karşıyadır.
*
Düzleşen kare dünyada, toprak ve sermaye büyüklüğü, belirleyici üretim faktörü olmaktan çıkmıştır. Bütün dünyada genç, meslek sahibi, girişimci, paylaşmasını ve risk almasını bilenler, ülkelerin üretici entelektüel sermayelerini oluştururlar. Türkiye’nin nüfusu seksen milyon yerine, yirmi milyon olsaydı, bölgesinde ve dünyada ağırlığı, sözü ve etkisi çok önemli olmazdı. Ülkelerin periyodik tablosunda, Türkiye de sıradan bir ülke olurdu.
*
Sabahattin Zaim’in “Türkiye’de Nüfus Meselesi” kitabında, ayrıntılı olarak ortaya koyduğu gibi: “Nüfus meselesi memleket meselesidir”. Bir ülke nüfus meselesini çözmeden, meslek meselesini çözemez. Türkiye eğitimsizlikten kaynaklanan, mesleksizliğin üstesinden gelmek için, genç nüfusuna daha çok yatırım yapmalı ve daha çok önem vermelidir. Mesleksizliğin üstesinden gelen, nüfusu büyük ülkeler, üretim güçlerini büyütmede zorluk çekmezler.
*
Genç nüfusu azalan bir ülkenin, üretici kesimi ve ekonomik gücü büyümez, göçe açık hale gelir. Göç kabul etmezse, gücünü koruyamaz.
*
Her alanda üreticiler, genç nüfus arasından çıkarlar. Gençler yenilikçi, yenilikçiler genç olurlar. Gençler risk almasını severler.
*
Genç insanların hayal etme güçleri, yenilik yapma yetenekleri ve risk olma cesaretleri, yaşlı insanlardan çok daha büyük olur.
*
Üretenler yoksul düşmezler. Gençler her zaman, bana hayallerimi verenlere, ben dünyaları veririm, demesini bilirler.
*
Gönüllerinde bir aslan uyuyan gençlerin, rüya görme ve hayal kurma güçleri, bilgi güçlerinden kat kat daha büyüktür.
*
Ülkelerin periyodik tablodaki yerleri, gençlerine yaptıkları yatırımlarla, ilk sıralara taşınır.
*
Dünyada kazancı en büyük olan yatırım, rüya görmesini öğrenen gençlere, yapılan yatırımdır.
*
Dünyayı değiştirecek, Yeni Yunus'lar, Yeni Sinan'lar gençlerin arasından çıkar.
*
Bir Yunus, Bir Sinan savaş dünyasını barış dünyasına dönüştürür.