Prof. Dr. Ersin Nazif GÜRDOĞAN

Akademisyen

engurdogan@gmail.com

Gözleri Hiç Doymayan Dünya Yeni Nuh Tufanlarına Yol Açıyor

Bütün ülkelerin yararlandığı dünya, uzaydan bakıldığında, denizleri, gölleri, nehirleri ve ovalarıyla, hayat dolu küçük bir küre olarak görülür. İnsanlığın ortak özvarlığı olan yeryüzü, bütün canlıların hayat kaynağıdır. Dünyada su, hava ve toprağın, altın ve gümüş gibi kıt olmamaları, onların bedelsiz doğal kaynaklar oldukları anlamına gelmez. Dünyadaki doğal kaynaklardan yararlanmanın, bütün insanlığa bir maliyeti vardır.
*
Bir gölde, her gün iki katı büyüyen bir yapraklı bir nilüfer çiçeği, otuzuncu günde gölü tamamen doldurmuşsa, gölün yarısı yirmi dokuzuncu günde dolmuş demektir. Çevre sorunlarının yorulma bilmez gözlemcisi Lester R. Brown, “Yirmi Dokuzuncu Gün” isimli kitabına, yeni bir Nuh Tufanı’nın yaklaşmakta olduğunu anlatmak için, bu nilüfer çiçeğinin gölü doldurma öyküsüyle başlar. Brown kitabında dünya ülkelerinin, otuzuncu günü, geciktirmek için, almaları gereken önlemleri ve yapmaları gereken tasarrufları uzun uzun tartışıyor.
*
Dünyada tüketim çılgınlığının yol açtığı iklim değişmeleri yüzünden, Antarktika’daki buzullar günden güne erimektedir. Yükselen deniz sularının, dünyanın bütün sahillerinde, büyük sel baskınları ve can kayıplarına yol açacağı tahmin ediliyor. Bu yüzden, seküler dünyanın tabiatla savaş paradigmasını, tabiatla barış paradigmasına dönüştürmek için, devlet yöneticileri yanında, bütün kurum ve kuruluşların yöneticilerine büyük görevler düşüyor.
*
Doğu’dan Batı’ya, Güney’den Kuzey’e dünyanın her yerindeki gösteriş harcamaları ve tüketim çılgınlığı, iklim değişiklikleri ve küresel ısınmanın ana kaynağıdırlar. Harcama tutkunu, gözleri doymayan ve benden sonrası tufan diyenler, kendileriyle birlikte bütün dünyayı deniz suları altında bırakmak için, ellerinden geleni, arkalarına bırakmıyorlar. Onların tüketim çılgınlığı, dünyayı büyük bir çöplüğe dönüştürdü. Onlar tüketip atmadıkları hiçbir şeyi satın almıyorlar.
*
“Batı’nın Çöküşü” kitabında, ünlü medeniyet tarihçisi Oswald Spengler, geçen yüzyılın başlarında, Avrupa’nın üstünlüğünün sona erdiğini vurgulamıştır. Spengler, demir yollarının, gemilerin, Romalıların yolları ve Çin Seddi gibi, tarihi kalıntılara, gökdelenlerin, Babil harabelerine dönüşeceği öngörüsünde bulunmuştur. Ancak o büyük çöküşünün, nerede, nasıl ve ne zaman gerçekleşeceği konusunda, bir değerlendirme yapmaktan kaçınmıştır. Çöküntü Amerika'dan da başlar, Çin'den de başlar, Körfez ülkelerinden de başlar.
*
Bütün ülkeler, akıl almaz boyutlara ulaşan tüketim ve gösteriş çılgınlığının, önüne geçecek, dünya ölçeğinde çalışmalar yapmazlarsa, Spengler”in öngörülerini, Yirmi birinci yüzyılın ilk yarısında, küresel ısınmayla, iklim değişikleri gerçekleştirecektir.
*
Gösteriş tüketimi yarışında, hayat ve oksijen kaynağı ormanlarla birlikte, doğal kaynakları yok edenler, bedelini bütün dünyanın ödediği karbon gazları salınımının, göldeki nilüfer çiçeği gibi, büyümesine büyük bir hız kazandırırlar.
*
Dünyanın kaynaklarından ihtiyacından daha fazlasını tüketenler, yeni Nuh Tufanlarının en büyük tetikleyicileri olurlar. 
*
Her tufan yağmurlarla gökyüzünden gelmez. Yeni tufanlar kasırgalarla denizlerden geliyor.
*
Bir küçük virüs, yalnızca bir ülkeyi değil, Doğu'dan Batı'ya bütün ülkeleri oruç tutmaya zorlar.
*
Yenilenler yenilemez, içilenler içilemez, tüketilenler tüketilemez olurlar.