İnsanlar, bazen kalabalığa, bazen de yalnızlığa ihtiyaç duyarlar. Kişiliğin gelişmesi, insanın kendisini tanıması ve çok boyutlu düşünebilmesi için, kişisel özgürlük hakkına sahip olması gerekir.
Kişi, pek çok sorununu ancak tek başına kaldığı anlarda çözebilir. Yalnızlık anlarında kazandığı güçle, insanlar arası ilişkilerini sağlıklı bir şekilde yürütebilir.
Evlilikte eşler, birbirlerinden kısa bir süre uzaklaşarak, duygularını, kişisel görüşlerini, inanç ve değerlerini incelemek imkânını kazanmış olurlar. Hiç yalnız kalmayan insan kendini hiç tanıyamaz. Eşlerden biri “Beni yalnız bırak, bir konu üzerinde düşünüyorum” diyorsa yalnızlık ihtiyacını gidermek istiyordur. Bu durumda diğer eşin onu yalnız bırakması gerekir.
Tek başınalık, eşlerden birinin başını alıp uzaklara gitmesi demek değildir. Gerçekte bir çiftin aynı odada oturup aynı zamanda tek başına olmaları birbirlerine karşı duydukları saygıyı gösterir. Buna “kaliteli beraber olmak” diyebiliriz.
Yalnız olmak, kişisel gelişmenin sürekliliğini sağlamak bakımından çok önemlidir. Ancak kendinden emin olan kişinin, eşine yalnız olma özgürlüğünü verebildiğini de aklımızda tutalım.
Yalnızlık ihtiyacı insanlardan kaçmak da değildir. Benliğimizi, özümüzü bulmak için yalnızlığa ihtiyaç duyarız. Bu ihtiyaç, bazı sinir hastalıklarında olduğu gibi, insanlardan kaçma ve uzak kalma arzusundan çok farklıdır.
Sosyalleşme bir ihtiyaçtır. Irvin Yalom’ un ifade ettiği gibi, “Hiç kimse insanlarla ilişki kurma ihtiyacını aşamaz.” Yalnız yaşamak, insanın kendini sürgüne göndermesidir. Bugün artık stresin ilaçla değil, sosyal ilişkilerle giderildiği genel kabul görmektedir. Ancak sosyalleşme içindeki insan öfkesini kontrol edebilir ve stresi olabilecek en alt düzeylere çekebilir.
Tek başınalık sağlıklı bir evlilik için gerekli bir faktördür. Ancak ölçüyü kaçırmamak gerekir. Tek başınalık, kişinin ailesinden ve onlara olan sorumluluğundan kaçması anlamına gelmez.
Tek başına kalma ihtiyacı bütün insanlar için gereklidir. Eşine olan bağlılığı hastalık durumuna getirmek, aileyi mutluluktan uzaklaştırabiliyor.
Eşlerin birbirlerine tanıdığı tek başınalık özgürlüğü, onları daha çok birbirlerine yaklaştırabilir. Ancak bu tek başınalık, terk edişmiş duygusu ve ruhsal boşluk yaratacak düzeyde olmamalıdır.
Kaynaklar: * Nena O’neil- George O’neil, Açık Evlilik, İstanbul, 1974.
• Zülfikar Özkan, Sosyal İlişkilerin İyileştirici Gücü, Üsküdar Üni. Yayınları, İstanbul, 2018.