Kıymetli dostlar,
Yıl sonu veda yazısı yazma alışkanlığımı sürdürmek için beynim Aralık ayı başından beri telkinde bulunuyor. 2019 yılı nasıl geçti, neler yeni yazacağım yazının içinde olmalı diye genelde araç kullanırken aklıma geliyor. 2019 yılı film şeridi gibi gözümün önünden akıp gidiyor. Aklıma gelenleri unutmadan yazmalıyım diye kendi kendime telkinde bulunuyorum. Öncelikle 2018 vedası için yazdığım yazıyı bir okuyayım dedim. Tabiri yerindeyse 8 sayfa döktürmüşüm. 2018 yılı için güzel bir kayıt olmuş. 2019 bana neleri öğretti? Daha önce öğrendiklerimden değişenler oldu mu? Ben bildiklerimi istediğim şekilde paylaşabildim mi? Değişim ne kadar basit ne kadar zor? Ülkemizin içinde bulunduğu durumla alakalı ve dünyadaki gelişmeleri takip etmek için seminerlere, çalıştaylara, kongrelere, fuarlara katıldım. Literatür okudum. Yazılı, görsel ve sosyal medyayı izledim. Bunları irdelemeden önce bana kritik düşünmeyi öğreten Prof. Dr Frederic Vester’den bahsetmek isterim.
Prof. Vester geliştirdiği düşünme tekniği ağ düşünme tekniğidir. Almancası Vernetztes Denken, İngilizcesi Network Thinking dir. Bu tekniği öğrenenler yaptıkları bir işin başka işlere nasıl etkisi olabilir, etkileşimi nedir öğrenirler. Prof Vester bu düşünme tekniğini öğretmek için kişisel bilgisayarda çalışan “ECOPOLICY” diye sibernetik strateji oyunu geliştirmiştir. Hayatımda aldığım 3 bilgisayar oyunu budur. Önce MS-DOS işletim sisteminde çalışan sürümünü almıştım. Windows işletim sistemi çıkınca Almanca sürümünü aldım. Sonra çevremdekiler Almanca bilmiyor diye İngilizce sürümünü aldım. 1990 ların başında bu oyunu Türkiye’deki siyasilere ve bürokratların eğitimi için kullanma hedeflerim vardı. Ama kurduğum işler profesyonel yönetici eğitimiyle alakalı olmadığı için bu hayalim gerçekleşmedi. Kendi yaşamımda dünyayı değerlendirirken ağ olarak düşünme tekniklerinden çok istifade ettim ve halende etmekteyim. Bu beni sanırım faklı yapıyor. Birçokları beni müzmin muhalif olarak görebilirler. Oysa benim amacım muhalefet yapmak değil; yapılan eylemlerin daha farklı nelere nasıl etki edeceğini göstermektir. Tabi bu muhakemeleri yapmak için insanın belirli ölçüm mesnetleri olmalı. Bir örnekle anlaşılır şekle getirmek istiyorum: İGDAŞ’ın sloganı “Gökyüzüyle arkadaş”. Bundan kasıt havayı kirletmiyor demek. Doğalgaz diğer fosil yakıtlara göre daha az emisyon çıkarsa da sonuçta fosil yakıt. Karbon içerir, kükürt içerir.
Ağ olarak düşündüğümde bana olan çağrışımlar şu şekilde: 1. Dışa bağımlılık, 2. Cari açık, 3. Yalıtım, 4. Ilıman iklim kuşağında olan bir ülke için savurganlık, 5. Hava kirliliği 6) küresel ısınma, 7. İklim değişikliği. Görüldüğü gibi bu düşünme tekniği bana daha çok çağrışım yaptırıyor ve kritik düşünmeyi öğretiyor. İşte aşağıda 2019 yılıyla alakalı yazacaklarımın temelinde bu düşünce sistemi var. 2019 yılında öğrendiğim en önemli şey bir ülkedeki görgünün, anlayışın, kültürün kolay kolay değişemeyeceği oldu. Aynı görgüde, birikimde olan toplumun farklı kesimlerinin söylemleri farklı gibi görünse de aslında aynı şeyi tekrarladıklarını çok az nüans farkıyla anlıyorum. Birleşik kaplara benzetiyorum. Faklı çaplarda kapları bir boruyla birbirine bağlayıp içine sıvı doldurunca hepsinin aynı seviyede olduğunu ta ilkokuldayken öğrenmiştik. Bunu siyasi görüşler veya partiler açısından incelersek isimleri, aldıkları oy oranları, söylemleri farklı gibi olsa dahi hepsi ülkenin kümülatif bilgi birikimini ve görgüsünü yansıtmakta. Böyle olmasına rağmen bir kutuplaşma olmasının nedeni nedir diye aklından geçirenler olabilir. Buradaki en önemli faktör iktidar olmak, yerel medya gücünü elinde tutmak diyebiliriz.
Bu güç o kadar etkili olmaktaki başarısız olunan kısımları örtmek-kamufle etmek için hemen düşman dış güçler soyut kavramını ortaya sürmektedir. Bu “DIŞ GÜÇLER” soyut kavramının alıcısı iktidarıyla muhalefetiyle çok. Ülke yönetiminin yaptığı planlama hatalarını, kaynak savurganlığını görmezden gelip “DIŞ GÜÇLER”e tüm suçu yıkmak. Daha önce gördüğüm eksikliklerin, hataların düzeltilmesinde pek bir gelişme gözlemleyemedim. Şeffaflık çok konuşulmasına rağmen lafta kalan bir kavram. Bildiklerimi, ölçtüklerimi dilimin döndüğünce anlatmaya çalıştım. Çoğu zaman yapıcı eleştirilerimi söyleyince sana mı kaldı bunları söylemek ve düzeltmek diye tepki aldım. Bu durum toplumdaki yılgınlığı ve korkuyu belirginleştirmekte.
2018 veda yazımda belirttiğim 2 adanmışlık konusu 1. Meslek eğitimi, 2. Travma sonrası mikro sirkülasyon fizyolojisi konusunu tüm heyecanımla yaptığım sunularda, yazılarımda ve TV programında işledim. Bundan sonra da önemsediğim bu iki konuda ısrarcı olacağım. Bu soyut kavramları anlatarak somutlaştırmaya çalışacağım. Refah Toplumu İçin İnsan Kaynakları Planlaması konusuyla Ekotürk TV de sayın Selim Tuncer’in konuğu oldum. İzlemeyenler için bağlantı: https://www.youtube.com/watch?v=wMH9yHUExao
Sorduğum diğer soru ise değişim kolay mı zor mu şeklindeydi. Bana zor geliyor. Kendi başımıza düzeltici ve refah toplumuna doğru evirici değişimi yapmamız zor. Bu değişim önce yazılı, birbiriyle çelişmeyen, ölçülebilir kurallar yani müktesebatın yazılı hale gelmesiyle olur. Bu konuda yeterliliğimiz olmadığını ölçebiliyorum. Ülkenin hızlıca refah toplumu olması için onlarca ülkenin istişare yaparak olgunlaştırdığı AB müktesebatını kendimize adapte etmek daha doğru bir yöntem. AB bizimle de istişare etsin bizim söylediklerimizi de müktesebata eklesin diyenleri duyar gibiyim. Ekonomik kriterler, hak ve özgürlüklerle ilgili kriterlerde iyileşme sağlayacak önerilerle gidildiği takdirde AB kurumlarının retçi tavır sergileyeceğini sanmıyorum. İş hayatıyla ilgili yazacaklarım 2019 yılının belirsizliklerle geçen bir yıl olmasıdır. Bu belirsizlikler ve endişeler ister istemez insanı ihtiyatlı yapıyor. Tüm travmalarda ilkyardım malzemesi olarak kullanılacak yeni ürün markamız TR-Jel® tescillendi. Bu ileriki zamanlarda Türk Jeli olarak yorumlanacağı düşünülse de asıl hedefin TRAVMA sonrası ilk yardım malzemesi olduğu bilinmelidir. Bu jel sayesinde travma bölgesindeki şişmeler (ödem), buna bağlı ağrılar engellenebilecektir. Hem hastanede yatış süresi, iyileşme süresi ve iş kaybı süresi azalacaktır. Tedavi masrafları düşecektir. Kemikten sert bir kafatasının içinde olan en önemli organımız beynimizin travmaya uğramasında TR-Jel® yetersiz kalacağı için tüm vücudun sıcaklık manipülasyonunda kullanılacak Intra Vasküler Sıcaklık Yönetim Sisteminin temsilciliğini tekrar almış bulunuyoruz. İkna edebildiğim hastanelerde travmaya bağlı beyin hasarını bu sistemle engellemeye çalışacağız. Yüksek ateşin oluşturacağı komplikasyonların engellenmesinde bu sistem sağlık ekonomisine fayda sağlayacaktır. Deneysel bilimsel çalışmalar arttıkça bu konudaki fikirlerimiz ve savlarımız doğrulanacaktır. En büyük hayalim travma sonrası mikro sirkülasyon fizyolojisi bölümünün tıp müfredatına girmesidir.
Bu sayede dünyadaki sağlık harcamalarında ciddi şekilde tasarruf sağlanacaktır. Böyle bir keşfin çok prestijli bir ödülle ödüllendirilmesi sürpriz olmamalıdır. 2019 da Beykoz Baklacı’da bahçeye keyifle zaman ayırdım. Tadilatlar, onlarca çeşit sebze (Kuşkonmaz, enginar, bakla, bezelye, çeşitli fasulyeler, çeşit çeşit domatesler, patates, pırasa, soğan, turp, karalahana, beyaz lahana, kırmızılahana, karnabahar, kabak çeşitleri, maydanoz, nane, roka, havuç), meyve (çilek, ahududu, böğürtlen dut, erik çeşitleri, elma çeşitleri, armut, kiraz, vişne, kayısı, Trabzon hurması, kavun, karpuz, hünnap, ayva, nar, altın çilek) yetiştirdim. Bazıları çok verimliydi bazıları az. Her mevsim faklı renklerde olan süs bitkilerim ve ağaçlarım adeta ruhumu okşadılar. Çok önemsediğim mimoza ağacını tutturamadım kurudu. İncir arsız olur dediler ama bir incir ağacım kurudu. Bu kadar ağacı ve bahçeyi yaşatmak kolay değil. En önemlisi su. Küçük kaynağım günde 1 ton su veriyor. Ayrıca yağmur suyu oluklarını yağmur yağdığında su hasadı yapmak için sarnıca bağladım. Şu an 85 tonluk yer altı sarnıcım dolu durumda. Fazla su dereye tahliye oluyor. Bitkilerle ve ağaçlarla ilgili bilmediğim çok şeyi öğrendim ve öğrenmeye devam ediyorum.
Bahçede bir köpek beslemeye karar verdim ve bir kurt köpeği yavrusu buldum. Gerekli işlemleri yaptırmak için veterinere gittim. Bana köpekle ilgili sorumlulukları açıklayınca bu sorumlulukları yerine getirmek için zamanım olmadığını anladım ve yavruyu aldığım yere iade ettim. Damadın telkiniyle bir köşeye küçük bir kümes yapmaya karar verdim. Bir horoz 3 tavuk aldım. Arkasından 6 tavuk ilave ettim. Onları izlemek büyük mutluluk. Havalar soğuyunca yumurtadan kesildiler. Bari etinden istifade edelim dedik. Komşum tavuk et için çok küçük bari horoz besle dedi. 6 tavuğu 6 rengarenk horozla takas yaptık. Horozlar büyüyünce kavga çıkmaya başladı. En saldırgan 3 tanesini diğerlerine zarar vermesin diye et ihtiyacına ayırdık ve afiyetle yedik.
Kavgacı horozlar beyaz horozumu o kadar sıkıştırıp darp etmişler ki önce iki gün kümes telleri dışına kaçtı. Zavallı horozum üçüncü defada hem kümes tellerinin çitlerini hem bahçe duvarının çitlerini aşarak kayıplara karıştı. Bahçede dost ve akrabalarla beraber olmak ayrı keyif vericiydi. Doğal ortamda çok hoş toplantılar ve sohbetler oluyor. İstanbul’un ortasında sakin bir köy yaşantısı. Köy yaşantısının bir başka güzel yanı komşuluk ilişkileri. Gerek tecrübeleri paylaşmak gerekse bir yere giderken bahçedeki evcil hayvanları emanet edip gözün arkada kalmaması gerekiyor.
2019 yılında iş gezileri dışında şehir dışına kültür gezisi için çıkamadım. Kıbrıs, Ankara, Trabzon, Eskişehir İstanbul dışı gezilerim oldu. Almanya Medica fuarına gidince Köln, Dortmund, Düsseldorf diğer gidebildiğim şehirler oldu.
2020 yılında öğrenmeye, tüm dünyayı izlemeye, düşünmeye, tefekkür etmeye, bildiklerimi paylaşmaya devam edeceğim. Gelecekle ilgili gördüğüm riskleri, fırsatları dostlarla paylaşacağım. Ülkemizin refah toplumu ve rekabetçi bir ülke olması için neler yapılması gerektiğini daha fazla anlatmaya çalışacağım. Toplumsal gelişmenin hatta global gelişmenin doğru işbirliklerinden (collaborations) geçtiğini biliyorum. Aklımın yattığı ve ihtiyaç duyulduğunda işbirliklerine hazırım.
2020 yılınız sağlık, huzur, mutlulukla geçsin. Başarınız bol olsun.