Yurtdışına gidenler hatırlayacaklardır? Tur operatörleri milli şairlerin, ediplerin evlerini veya anıt mezarlarını programlarına alarak turistleri gezdirirler. Doğudan ve batıdan birkaç örnek vermek gerekirse mesela Paris’te Charles Baudelaire, Moskova ve St Petersburg’da Aleksandr Puşkin, Özbekistan Taşkent’te Ali Şir Nevai gibi. Burayı gezen yabancılar söz konusu milli sanatçının değişik dillere türcüme edilmiş eserlerini ve hatıra eşyalarını alarak ülkelerine taşırlar. Milli sanatçılar bir ülkenin gururu ve simgesidirler. Bugün İstanbul’da Mehmet Akif Ersoy’un ne bir evi ve ne de bir anıt mezarı vardır!.
BİR NESLE İMZA ATANLAR
35-40 yıldır arkadaşlarımla birlikte böyle bir mücadelenin içindeyim. Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşımızı yazdığı, hizmetine tahsis edilen ve bir müddet ikametgah olarak kullandığı Ankara Tacettin Dergahı işte böyle bir yer. Dergahta Amerikan Sefiri Münir Bey’in, Mısırlı Hilmi Beyin, Sadrazamlardan İzzet Paşa’nın, Şeyh Muhsin-i Fani Hüseyin Kazım’ın, Rasathane Müdürü Fatin Gökmen’in, Maarif Vekili Hikmet Beyin, Dahiliye Vekili Dr. Adnan Adıvar’ın, Hasan Basri Çantay’ın ve Hüseyin Avni Ulaş gibi maruf devlet ve kültür adamlarının sohbet ve arayışlarına şahit oluyoruz. Şairimiz daha önce de Samanpazarı’nda bir başka Ankara evinde kalıyor.
Buraya 1978 yılında gittiğimizde pejmürde bir yerdi. Bakımsızlıkta yıkılacak haldeydi. İçinde de birkaç ayyaş kafa çekiyordu. Sarhoş kusmukları ve cam kırıkları hemen gözünüze çarpıyordu. Ankara Valisi merhum Ömer Naci Bozkurt yakından ilgilendi ama mücadelesi kafi gelmedi. Daha sonraki yıllarda hem Altındağ ve hem de Ankara Büyükşehir Belediyesi’yle çok ciddi tartışmalarımız ve mücadelemiz oldu. Tehditlere, tacizlere varan muamelelerle karşılaştık. Mahkemelik olduk ve kazandık. Ama Tacettin Dergahının hemen bitişiğinde yapılan gökdeleni mahkeme kararına rağmen yıktıramadık. Fakat bir yerde mücadelemiz ve diğer Mehmet Akif Dostları sayesinde Tacettin Dergahı bugün mütevazı da olsa amacı doğrultusunda kullanılmaya çalışılıyor.
ŞEHİR, KÜLTÜR VE POLİTİKA
Esas mücadele İstanbul’da yapılıyor ve bir türlü neticelenemiyor. Mehmet Akif Ersoy’un doğduğu ve hakka yürüdüğü İstanbul’un her semtinde bir hatırası vardır. Doğduğu evin yerinde şimdi bir apartman var. Sadece mini bir yazı asılmış. Fatih Belediye Başkanları kim olursa olsun görüştüğümüzde “Sarıgüzel Festivali” yapacaklarını belirtmekle iktifa ettiler. Hiç bir şey de olmadı. Beyoğlu Belediye Başkanı Misbah Demircan’a Akif’in Mısır Apartmanında vefat ettiği daireyi satın alarak müzeye dönüştürülmesi konusunda 15 yıl anlattık ve sonunda “Çok para istiyorlar” dedi, konuyu kapattı. Bugün Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Sayın Demircan! Daha sonra Kültür Bakanlığı uzmanlardan oluşan bir heyet kuruldu, müsteşar ve il müdürü dahil belki 20 toplantı yaptık, “satın aldık, alıyoruz” dendi, hiç bir şey olmadı. Üstelik söz konusu yönetim Mehmet Akif’ten ilham aldıklarını ve O’nun yolunda yürüdüklerini iddia ediyor. Necip Fazıl hayatta olsaydı bunlara “Haydi canım sen de!” derdi.
DOSTLARINA YAKIN OLMAK
Çatalça’da güreşlere katılan Akif’in okuduğu Okulları Emir Buhari ve Fatih İptidaisi’nde Milli Şairimiz Akif’e ait hiç bir iz yok. Halkalı Baytar Mektebi bugün İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi olması dolayısıyla hatıralarını sahip çıkılıyor. Mehmet Akif kışın Beyazıt’ta, yazın Yakacık’ta hep Mehmet Emin Paşa’nın evinde. Ayrıca özel dersler de veriyor. Beyazıt’taki İbnülemin Mahmut Kemal(Dar’ül Kemal) konağı başta Mehmet Akif olmak üzere bir edebiyat ve bir sohbet meclisidir. Emrullah Efendi’ye yakın olmak için Bakırköy’den ev tuttu. Bugün bu evi bilemiyoruz. Hicri Efendi’den ders almak için Üsküdar’ı mesken edindi. Bu mekanları bilemiyoruz.
Mehmet Akif Ersoy’un Fatih Sarıgüzel’deki evleri ikinci defa yanınca Beylerbeyi’ne taşındı. Bu birkaç katlı evin girişinde Akif’in burada ikamet ettiğine dair bir tabela asılı, halen de Osmanlı ailesinden Prens Ali Vasip Efendi’nin oğlu Osman Osmanoğlu dostumuz kalıyor. Beni bir gün konuk etti ve evi dolaştım.
Mehmet Akif dostlarına yakın olmak için arkadaşlarının yakına taşıdı. Abbas Halim Paşa’nın dostlar meclisinde zaman zaman Heybeliada’daki evinde konuk oldu. Yatıya kaldı. Abdülhak Hamit, Ferit Kam, Hüseyin Kazım Kadri, Recaizade Mahmut Ekrem, Süleyman Nazif, Cenap Şehabettin, Ahmet Naim, Ali Ekrem Bolayır ile sarsılmaz dostluklar kurdu.
Cağaloğlu’ndaki Sebilürreşat İdarehanesi Osmanlı coğrafyasının bir iletişim merkezi gibiydi. Darülfünun’da ayrıca üye, ders veriyor.
KAHİRE’DE İSTANBUL LOBİSİ
Genc ve kıymetli ilim adamımız Doç. Dr. Turgay Anar’ın araştırmasına göre; edebiyat mahfili ve toplumun nabzının tutulduğu yerler Saraçhane Hacı Raşid’in Çayhanesi, Sultanahmet Setli Kıraathane ve Nuruosmaniye’de Kebapçı Kamil’in yeri, Darül Kemal, Bosnalı Ali Şevki Hoca’nın Evi, Recaizade Ekrem’in yalısı da Mehmet Akif Ersoy’un mutlaka gittiği merkezlerdendi.
Sonra hastalığının tedavisi sırasında Teşvikiye Şifa Yurdu ve istirahate çekildiği Alemdağ da Akif’in anılarının yoğun ve son kaydedildiği yerler arasındadır.
İstiklal Marşı Şairimiz defalarca gitti Mısır’a. Son defa sürekli takip edildiği, işsiz -parasız bırakıldığı ve eşi İsmet Hanım’ın hastalığı dolayısıyla hicret ettiği Kahire Hilvan’daki evine gidip buldum. Komşularıyla konuştum. Dört mirasçısı olan Sudanlı bir aile kalıyordu. Uzun bir süre kaldığım Kahire’de bu evin satın alınarak Türkiye Kültür Merkezi yapılması konusunda girişimler başlattık. Mısır Büyükelçisi Şafak Göktürk ne evet ve ne de hayır dedi. Daha sonraki Türkiye Büyükelçisi Hüseyin Avni Botsalı bu işin üstesinden gelecek gibiydi ama başka bir yere ataması gerçekleşti. Kahire Üniversitesi’nde gerçekleştirdiğimiz Türkiye ile Mısır Arasında Bir Köprü Mehmet Akif Ersoy Uluslararası Sempozyumunda ciddi katkıları oldu Sayın Botsalı’nın. Akif’in Kahire’deki hatıraları sadece ikamet ettiği ev ve ders verdiği üniversite değildi. İstanbul’dan gelen 65 öğrencinin kaldığı Muhammet Ebu Zeheb Öğrenci Yurdu’nda Mehmet Akif Ersoy, 11 yıl her hafta bu talebelere özledikleri memleket yemeklerini Bigadiçli Ahçı Hafız ustaya yaptırarak , sohbet ederdi. Mısır’ın yazar ve ilim adamları dostlarına ise randevularını ise Kahire Ali Muhittin Hacı Bekir Lokumcusu’nda verirdi. Mısır’ın maruf Azzam Ailesinin Hilvan’daki evi de Akif’in sohbetlerine not düşmüştür.
Mehmet Akif Ersoy Fikir ve Sanat Vakfı, milli şairimizin Mısırdaki hatıralarını yaşatmak üzere bir program yaptı, Kültür ve Turizm Bakanlığımız kabul etti, ancak aramızın had safhada limoni olduğu Mısır yönetimi ise bu etkinliğimize sıcak bakmadı. Neticesi itibariyle gerçekleştiremedik.
ALMANYA’DA MÜSLÜMAN ESİRLER KURTULUYOR
Mehmet Akif Ersoy Teşkilat-ı Mahsusa’nın görevlisi olarak Almanya’daki esir Müslümanları kurtarmak üzere gidiyor. Berlin’de verilen tahsisatı mütevazı bir otel için ancak kullanıyor. Görevinde başarılı oluyor. Berlin’e bu maksatla gittim. Temaslar yaptım. Büyükelçiliğimizin Akif ile bir çalışması ve endişesi yok. Oysa Mehmet Akif burada esirlere hitap ederek bir taş plak doldurmuş, Müslüman esirlerin ibadet yapması için mütevazi bir cami inşa edilmesine vesile olmuş. Söz konusu cami bugün yok. Ancak taş plağın izini bulduk, fakat elde edemedik. Böyle bir etkinlik programlamıştık, ancak Almanya Büyükelçimiz Hüseyin Avni Karslıoğlu daha önce Ankara’dan bir ekibin böyle bir etkinlik düzenlediğini, ancak buna birkaç kişinin alaka gösterdiğini gerekçe göstererek, bizimkini iptal ettirmişti. Dolayısıyla gerçekleştirememiştik.
Mehmet Akif Ersoy’un Kastamonu ve Balıkesir hatıraları da önemlidir. Halkı milli mücadeleye davet etmek için Nasrullah ve Zagnos Paşa Camilerindeki vaazları, Sebilürreşat’taki yazı ve şiirleri o günün bilgi ve belgeleridir. Kastamonu ve Balıkesir İstanbul’a göre Akif’in hatıralarını sahipleniyor. Ah bir de yeni nesillere aktarabilseler. Bunu yapan ise Burdur’da Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi.
İstikbalimizin de şairi Mehmet Akif Ersoy ilk görev yeri olarak Edirne’ye gidiyor. Baytar olarak bölgedeki bütün köy ve kasabalardaki hayvanları kontrol altına alıyor. Adana’da da öyle. Şam’da ordumuza at kazandırıyor. Sokaktaki insanlarla birebir temas kuruyor, toplumu daha yakından tanıma fırsatı buluyor. Ama Şam ve Adana’da Akif’e ait ipuçları bulmak bir hayli zor. Konya’da isyanı bastırıyor. Böyle bir itibarı var Akif’in.
KORKMA
Kültür ve medeniyet coğrafyasında izler bırakan İstiklal Marşı Şairimiz Mehmet Akif’in Antalya, Eskişehir, Bilecik, Adana ve Antakya yöneticileriyle yurtdışında ise; Kahire, Mekke, Medine, Şam, Halep, Beyrut ve Necit hatıraları için temsilciliklerimizin henüz yeteri kadar çalışarak bilgi ve belgeleri gün yüzüne çıkaramamışlardır. Bunlar maalesef günümüzde sivil topluma kalmış ve gönül işi olarak kendisini belli edebiliyor.
Pendik Belediyesi ve sanatçımızın şiirlerini 26 dile tercüme ettiren Mehmet Akif Ersoy Fikir ve Sanat Vakfı’nın gayretleriyle proje editörü arkadaşımız Doçent Dr. Turgay Anar Mehmet Akif’in yaşadığı, görevli yahut milli mücadeleye katkı vermek için dolaştığı veya sürgün hayatı yaşadığı şehirleri 10 ciltlik bir dizide topladı. Aynı ekip ve kuruluşlar daha önce de Ummana Dökülen Irmaklar dizisiyle 44 ciltlik Mehmet Akif Ersoy’un Dost Çevresini anlatan yayın yapmıştı.
Şehirlerimizin kültür ve medeniyet hayatımız için yeniden Akiflere ihtiyaç duyduğu bir dönemden geçiyoruz. Tur operatörleri bunun farkında da yöneticiler sessiz. Doğumunun 146, vefatının 83. Yıldönümünde bile Mehmet Akif Ersoy her yerden ses veriyor; Korkma!