15 Kasım 1944 sabahı Ahıska'nın demiryolu hattında dizilmiş katarlar, bu bölgenin tarihî ahalisini alıp binlerce kilometre uzaklara, Orta Asya ülkelerine götürdü. O gün bu gündür o katarların götürdüğü insanlar geri dönmedi. Çağ değişti, tarihler hercümerç oldu, haritalar ve sınırlar darmadağın oldu, hatta iklimler değişti; 75 yıldan beri Ahıska Türklerinin kaderi değişmedi.
Vatandan uzaklara sürülen Ahıska Türkleri, bir zamanlar sürgün edildikleri Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan'da yaşadılar. Sonra Azerbaycan yazıldı onların kaderine. Bu halkı vatanından koparan zâlim rejim 1990’1ı yıllarda yıkıldı. Fakat Ahıska Türklerinin kaderi değişmedi hatta daha kötüye gitti. 1989'da Özbekistan'da uğradıkları kıyım ve kırım, onları yeni diyarlara attı; Rusya, Ukrayna hatta ABD’ye.
Ahıskalı Türklerin bir kısmı da Türkiye'ye geldi. Önce iskânlı ve sonra iskânsız da olsa göçler devam etti. Bu göç bütün zorluklara, imkânsızlıklara rağmen bugün de devam etmektedir. Ukrayna'da cereyan eden savaş sebebiyle zor durumda olan Ahıska Türklerinden bir grup 2015 yılı sonlarında Erzincan-Üzümlü'ye, bir grup da 2016 yazında Bitlis-Ahlat'a getirildi. Fakat asıl yara kanamaya devam etmektedir.
Kendisi rahata erdikten sonra arkasına bakmayan birkaç mütereddinin dışında herkes biliyor ve kabul ediyor ki Ahıska ve Ahıskalı Türkler meselesi orta yerde durmaktadır. Yaşadıkları ülkelerde asıl unsur ve esas vatandaş olarak görülmeyen Ahıskalı Türkler, tedirgin bir hayatı sürüklemeye devam etmektedirler.
Eski Sovyet coğrafyası ülkelerinde yaşamakta olan Ahıskalı Türklerin birçoğu huzursuz ve endişelidir; yarınlardan emin değil. Kalsa bir türlü, gitse bir türlü... Gitmeye kalksa, evini barkını gerçek fiyatıyla elden çıkaramıyor. Üstelik gideceği ülkede de kendisini iyi şartlar beklemiyor. Kiminde güvenlik problemi ve bunun yol açtığı endişe var. Kimini de hayat şartlarının ağırlığı canından bezdirmiştir. Hâl böyle olunca ümitsizlik ve belirsizlik kendini açıkça hissettirmektedir.
Türkiye'ye göç etmenin zorlukları bilinmektedir. İlk ikamet izninin üzerinden beş yıl geçmeden vatandaşlığa müracaat edilemiyor. Bu süre zarfında çalışma yasağı var. Bu durumda binlerce hemşehri bugün vatandaşlık beklemektedir. Bu bekleyişin yakında sona ereceğini ümit ediyoruz.
Diğer taraftan Gürcistan, 2007 yılında çıkardığı kanunu işletmekte gönülsüz ve ağır davranmaktadır. Ahıska'ya gelip yerleşmiş olan hemşehrilerimize kolay kolay vatandaşlık verilmemektedir.
Gürcistan, bir devlet olarak ciddiyetle bu meseleyi halletse, insanların ufku daha da açılacaktır. Müracaat edip yıllardan beri vatana dönmek isteyen binlerce kişinin bekleyişi devam etmektedir. Bu müracaatların ekseriyeti Azerbaycan'dan yapılmıştır. Azerbaycan ve Gürcistan hükümetlerinin ikili anlaşmalarından kaynaklanan bazı problemlerin olduğu da söylenmektedir.
Ahıska gibi cennet vatanı yaşanmaz bir cehennem şeklinde göstermeye çalışan bazı mütereddilere bir diyeceğimiz yoktur. Tarih bugüne kadar yurdundan yuvasından nefret eden bir milleti kaydetmemiştir. Babalarının analarının vatanı terennüm eden iniltileriyle büyüyen Ahıska Türklerinin evlâtları da nerede yaşarsa yaşasın ebette vatan davasından vazgeçmeyecektir.
Unutmamalı ki vatanda toplanacak güçlü bir topluluğu kimse ezemez ve yıldıramaz.
Geçen sene yine bu vesileyle bu sayfada ifâde ettiğimiz bir hususu tekrar ediyoruz. Ahıskalı Türklerin önünde üç yol var:
1-Yaşadıkları yerlerde hayata devam etmek isteyenler orada kalabilirler.
2-Vatan Ahıska'ya dönmek isteyenlerin müracaatları Türk makamları tarafından da takip edilerek kısa zamanda nihaî bir çözüme kavuşturulmalı; vatana döndükten sonra da devlet ve özel sektör onların elinden tutmalıdır.
3-Türkiye'ye gelmek isteyenlere kolaylık gösterilmeli, bilhassa çalışma izni meselesi en kısa zamanda halledilmelidir. Çifte vatandaşlık talepleri de mutlaka değerlendirilmelidir. ABD'de yaşayan hemşehrilerin de böyle dilekleri var.
Ahıska Türklerinin davasını yakından bilen ve onlara ilgi duyan hükümetimizin, bu meselenin hallinde daha ciddî ve kalıcı adımlar atmasını bekliyoruz. Gürcistan ve Azerbaycan yetkilileriyle görüşülerek vatana dönmenin önündeki engeller kaldırılabilir. Kimse bunun çok zor olduğunu söyleyemez. Bu dönüş bir toplumun sürgün hayatını sona erdireceği gibi Gürcistan'a da yeni bir kan ve hareketlilik getireceğinden kimsenin şüphesi olmamalıdır.
Vatana dönenlerle ilgili somut yardım programları hazırlayıp uygulamalıdır. Zira az sayıda da olsa Ahıska'ya gelip yerleşmiş hemşehrilerin vatandaşlık problemi ve geçim sıkıntısı çektikleri bilinmektedir. Bu sıkıntıların giderilmesi için neler yapılması gerektiği üzerinde çalışılmalıdır. Bunun için yapılması gereken ilk iş, TBMM'nin değerli üyelerinden bir grubun sahada inceleme yapmasıdır. Biz Türkiye-Gürcistan Parlamentolar Arası Dostluk Grubu'nun bugüne kadar böyle bir seyahat yapıp yapmadığını bilmiyoruz.
Ahıska'ya gelip yerleşmiş tahsilli, üretim ve istihdama yönelik çalışmalar yapan müteşebbislerin elinden tutulmalıdır. İnanıyoruz ki oradaki birkaç hemşehrimiz, ufak tefek krediyle neler yapılabileceğini göstereceklerdir. Bu hususu bizzat müşahedeyle yazdığımızı da belirtmeliyiz.
Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının başarılı ve samimî çalışmalarını takdirle karşılıyoruz. Bu şuurlu şefkat elinin Ahıska'ya da uzanmasını bekliyoruz.
15 Kasım 1944'te yaşanan sürgün faciasının üzerinden 75 yıl geçti. O günü hüzünle hatırlıyoruz.
Bu faciaya sebep olanları lanetle anıyor ve o ana baba günlerinde hayata veda eden hemşehrilerimizi rahmetle anıyoruz.