Muz Cumhuriyetinde bile olmayacak bir olay yaşandı geçtiğimiz günlerde. Adamın biri duvara muz bantladı 120.000 dolara alıcı buldu. Parayı cebine koyduktan sonrada muzu afiyetle yedi. Tüm dünya bu adamı konuşuyor, manavlar bunu neden biz düşünemedik diye başlarını duvara vuruyor! Adamlar haklı bende manav olsam bende kafamı duvarlara vururdum. Sen meyve-sebze halinden muzları al tezgaha diz kilosunu 15 liraya satışa çıkar adam 1 tane muzu duvara bantlasın 120.000 doları cebine koysun.
Sıradan nesneleri haz ve eleştiri aracına dönüştürme konusunda usta olduğunu iddia eden Maurizio Cattelan isimli sanatçı küresel ticaretin bir simgesi olarak adlandırdığı bu çalışmasını aynı zamanda bir mizah unsuru olarak lanse etmeyi başararak 120.000 dolar kazandı. Adam bir yıldır bunun üzerine çalışıyormuş, reçine ve bronzla denedikten sonra en iyisi gerçek bir muz diyerek çalışmasını %100 organik tutmaya karar vermiş.
Sanatçı hakikaten küresel ticaretin bir simgesi olmayı başardı. Duvardaki muzdan sonra, ülkemizde ve dünyanın birçok yerinde duvara bantlanan hıyar, biber birçok sebze meyve haberlerini gördük. Ancak hiçbiri 120.000 dolara alıcı bulamadığı gibi muz sembolünün yerini alamadı.
Dünyaca ünlü ressam Van Gogh hayattayken sadece bir tane tablosu alıcı bulabilmişken, duvara bantladığı muza 120.000 dolara alıcı bulan Maurizio Cattelan’ı görünce “ Sanat, sanat içindir” sözü aklıma geldi, milli kasabımız Nusret’le bir kez daha gurur duydum!
Maurizo Cattelan duvara yapıştırdığı muzla 120.000 dolar kazınırken, bizim milli kasabımız Nusret “ Saltbae “ hareketiyle New York’ta açtığı restoranda bir masadan 266.500 TL hesap almayı başarmıştı! Nusret çoktan küresel ticaretin simgesi olmuştu yani atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmişti!
Muz Sanatı, Tuz sanatı ikisi de küresel ticaretin simgeleri olmayı başardılar. Sonuçta bu iki sanatın öznesi de yüklemi de insan, duvara yapıştırılan Muz’a 120.000 dolar verende insan, bir parça ete dökülen tuzun hatırına 266.500 TL ödeyende insan. Peki milli sanatçımız Ajdar’ın günahı neydi o neden başarılı olamadı. Adamcağız çikita muz, çikita muz dedi durdu ama kimse adamın yüzüne bile bakmadı!
Sıradan nesneleri, ya da hareketleri haz ve eleştiri aracına dönüştürebilmek ve tüm dünyadaki insanları etkileyebilmek önemli bir meziyet olsa gerek. En azından oldukça iyi para eden bir meziyet olduğu ortada! Hayatın bir gerçeği, sihirbazlık gibi bir şey aslında. hokus, pokus yaparak insanların parasını almak her şeyden önemlisi aklını alabilmek sihirbazlık değil de nedir? Bu sorunun cevabını aslında hepimiz biliyoruz çünkü hayatın her alanından bu gerçeği yaşıyoruz!