Yayılma özelliği gösteren beş önemli davranış vardır: Eleştirme, şikayet etme, kıyaslama, rekabet ve çekişme ( Covey, s.155).
Kendi sesini duymayan ve iç güçlerine güvenemeyen kimseler dışlarındaki kaynaklardan güvence ararlar. Çare olarak da bu kanserli davranışlara saplanıp kalırlar.
Bu beş duygusal kanserli davranış, kanserli hücrelerini bütün insan ilişkilerine bulaştırırlar. Giderek bütün kültüre yayarlar. Bu davranışların toplumun büyük çoğunluğunda olması durumunda toplum kutuplaşır ve bölünme sürecine girer. Böyle bir toplumda insanların kaliteli hizmet üretmeleri de zorlaşır. Sonuçta mutsuz bir toplum ortaya çıkar.
Mutlu insanların şükretmeleri bol, eleştirileri kıttır. Sürekli olarak şükreden ve minnettar olan insanlar, şükretmeyenlere göre daha mutlu, daha enerjik ve daha umutludurlar. Ayrıca bu kişiler daha az minnettar olanlara oranla daha yardımsever, daha empatik, daha affedici, ruhsal yönden daha çok gelişmiş, daha az depresyon yaşayan, yalnızlıktan ve kıskançlıktan uzak kimselerdir.
Eleştiri, genel anlamda, bir insanı, bir eseri, bir konuyu, doğru ve yanlış yanlarını bulup göstermek amacıyla yapılan inceleme işidir. Eleştiri, canımızı yaksa da bizi uyarır. Hatalarımızdan ders almak için eleştiriye açık olmalıyız. Ancak bir kimsenin veya eserin hep olumsuz yönlerini dile getirmek, insanı itici yapar. Eleştirilenin doğru kısmına bakmadan sadece ve sadece karalamak amacı ile yapılanı yıkıcı eleştiridir. Bu şekilde dayanaksız eleştirilerde bulunan kişi, psikolojik olarak rahatlar, ama, ortamı ve karşısındaki insanı gerer.
“Sevdiğinizi yalnızca onun duyabileceği biçimde eleştirin. Övgünüzü ise bütün dünyaya duyurun “ der Mevlana.
Çekişme, ağız kavgasıdır, münakaşa etmektir. Karşıt yaklaşım ya da görüşlerden kaynaklanan uzun süreli anlaşmazlıktır. Üstün gelmek için çabalamaktır. Bu çabalar kişiyi mutsuz etmekten başka bir işe yaramaz. Çünkü hiçbir tartışma kazanılmaz. Kazanılsa da mutluluk üretmez.
Hayatı rekabet ortamı olarak görmek kişiyi mutsuz eder. Hayatı bolluk bilinciyle, sürekli genişleyen bir fırsat, kaynak ve varlık pınarı olarak görmek mutluluğun kapısını açar. Mutlu ve başarılı insanlar, rakiplerini değerli ve önemli öğretmenlerden biri olarak görürler. Oysa kıtlık bilincine sahip kişi, kendini sürekli başkalarıyla kıyaslayarak onların başarılarını tehdit olarak algılar.
Mutlu insanlar kendilerini, kendilerinden aşağı durumdaki insanlarla karşılaştırırlar. Mutsuzlar ise bunun tam aksine kendilerini kendilerinden üstün insanlarla karşılaştırırlar.
Diğer taraftan mutlu insanlar, başkalarının mutluluklarından keyif alırlar ve onların başarısızlıklarına da üzülürler. Mutsuz insanlar ise, başkalarının başarılarına üzülür ve başarısızlıklarından keyif alır rahatlarlar.
Mutluluğun temelinde bu beş kanserli davranıştan kaçınmak vardır.
Kaynaklar
• Zülfikar Özkan, Duygusal İletişim, Hayat Yayınları, İstanbul, 2015.
• Stephen R. Covey, 8’inci Alışkanlık, Çev. Sezer Soner- Çağlayan Erendağ, Ssitem Yayıncılık, İstanbul, 2005.