Dr. Zülfikar ÖZKAN

Avukat - Yazar - NLP Trainer

zulfikarozkan@hotmail.com

İnsanları Hangi Davranışlarından Dolayı Sorumlu Tutabiliriz?

Genel olarak insanları bütün davranışlarından sorumlu tutan bir anlayışa sahibiz. Bu anlayış yüzünden pek çok insandan küsüyor ve onlara kızıyoruz.
İnsanları davranışlarından ötürü sorumlu tutabilmek için elimizde bilimsel ve kanıta dayalı bir yaklaşım var mı?
Suçlu davranışını değiştirebilme gücüne sahipse cezalandırılabilir. Beynindeki tümör yüzünden adam öldürene ceza verilebilir mi?
Beyin kimyasında gerçekleşen çok küçük değişimler, davranışlarda büyük değişimlere sebep olabilir.
"İnsanlara akıl seviyelerine, istidat ve durumlarına göre hitap edin." hadisinden hareketle, muhatabın seviyesine göre konuşmak ve davranmak gerekmez mi?
İnsan beyni esnektir, yani nöroplastisite özelliğine sahiptir. Bazı beyinler ödül ve ceza sistemine cevap verirken, bazıları değişime direnç gösterirler. Psikozlar, sosyopatlar alın loblarındaki bozukluk yüzünden çok az seçeneğe sahiptirler. Çok zaman suç işlediklerinin farkında bile değildirler.
Hukuk cezayı failin elindeki seçeneklere göre verir. Elinde çok seçeneği olan kişiye, daha çok ceza verilir.
Boya kalemiyle duvara yazı yazan çocuğunuzun biyolojik bir sorunu yoksa onu sorumlu tutarsınız. Bu durumda ona kızarsınız. Ancak bunu uyurgezerken yapmışsa vereceğiniz ceza değişir. Uykuda iken yaptıklarından dolayı onu affedersiniz.
İnsanlar eşit doğmazlar. Bu tekâmülün motorudur. Tekâmül her alanda üretebildiği kadar çeşit üretir. O halde bu çeşitliliğe uygun olarak bizde esnek olmalıyız.
İnsanlar sahneye aynı becerilerle donatılmış olarak çıkmaz. Onlar hem genetik bakımından hem de kişisel gelişim tarihi bakımından farklı bir beyinlere sahiptirler. Beyin farklı olunca davranış kalıpları da farklı oluyor. Yasalar bu gerçeği kabul eder. Çocuklarla, ergenlere verilen cezalar farklıdır. Çünkü çocuklar daha az seçeneğe sahiptirler.
Her insan seçim özgürlüğüne sahip değil. Bizim hukukumuzda 17 yaşındaki kişilere aynı suçtan verilecek ceza başka, 18 yaşındakilere verilecek ceza başkadır.
Verilecek ceza IQ’ye göre de değişir. Mesela IQ’sü 70 olan kişi idam için elektrikli sandalyeye götürülürken, IQ’sü 69 olan kişi ceza evi yatağına götürülebilir. Düşük IQ’ lü kişiler genellikle idam edilemez.
Farklı genler ve farklı deneyimler insanları farklı kılar. Farklı insanlara farklı davranmalıyız.
Nörobilim geliştikçe insanlar ikili ayırıma değil, büyük bir yelpazenin, çeşitliliğin üyeleri olarak karşımıza çıkar.
Sonuç olarak, insanları anladığımız ve tanıdığımız zaman onlara kızmayız. Anlamak sevmektir. Onları kızarak kendimize ceza veriyoruz. Enerjimizi ve zamanımızı öfke yoluyla harcamak yerine insanları anlama yolunda harcarsak, dünyadaki mutluluğun artmasına önemli katkılarda bulunabiliriz.
Bu yöntemlerle yapılan çalışmalar, ceza evleri ve hastanelerdeki insanların sayısının azalmasına da yardımcı olabilir.

Kaynak: David Eagleman, Incognito- Beynin gizli Hayatı, Domingo yayınları, İstanbul, 2015.