“Ham pişkinin halinden anlamaz, o halde sözü kısa kesmek gerek” diyen Hz. Mevlana’yı anlamış olsak enerjimizi ve zamanımızı boşuna harcamamış oluruz.
İyi iletişim kuran, kendini iyi hisseder. Sen iletişim kurmak isteyip karşısındaki insanın ve kendinin huzurunu artırmak istiyorsun. Ama pişkine göre iletişim kuruyorsun, uymaz ham adama…
Yoğun duygular içinde olan kişilerle konuşmanın, iletişim kurmanın ve onlara akıl vermenin bir faydası olmaz. Çünkü bu duyguları yaşayan kişi, mantıklı düşünemez, çözümü göremez ve kendini kontrol edemez. Duygusu çok şiddetli ise kişi kendini bile öldürebilir.
Duygu kelimesi latince “hareket etmek” anlamına gelir. Duygular, birer enerjidir. Kötü duygular hareketimizi kısıtlar. Hareket halinde neşe ve coşku hissederiz. Yıkıcı duygular yaşlanmayı hızlandırır. Doğarken iki duygumuz vardır. Ses ve düşme korkusu. Yetişkinlikte 120 den fazla duygumuz oluşuyor.
Yıkıcı düşünceler içinde olan kimse ardı ardına diğer yıkıcı düşünceleri çağırır. Karamsar, eksik, umutsuz düşünce dosyaları birbir peşine gelir. Düşünceler duyguları oluşturduğu için, yıkıcı düşünceler yıkıcı duygunun devam etmesini sağlar. Bir duygunun bedeni terk etmesi saatler, günler, haftalar, aylar hatta yıllar alır. Ancak duygularını kontrol edebilen, yani IQ sü, duygusal zekası yüksek kişiler süreyi kısaltabilir. Kontrol edilemeyen duygular bedeni harap eder.
Duygular insanları birbirine bağlama gücüne sahiptir. Yapıcı duygular bedenimize şifa verir. Yıkıcı duygular ise hastalanmamıza sebep olur.
Biri size bir iftira attığında öfkelenirsiniz. Bu süreçte bilinçaltınızda iftira ile ilgili bütün dosyalar size sunulur. Bir dakika sonra da bedeninizde iftiranın sebep olduğu öfkenin ürettiği hormonlar salgılanmaya başlar. Bu durum 20 dakika kadar sürer. İftira atan kişi şaka yaptığını söylese dahi öfkenin ürettiği hormonlar 20 dakika kadar bedende kalarak o duyguyu hissetmenizi sağlar.
Ancak duygusal zekası yüksek kişiler duygularını iyi yöneterek bedeninin ve hayatının efendisi olabilir. Duygularının esiri olanlar ise, ”keskin sirke küpüne zarar verir misali, en büyük zararı kendilerine verirler.
Duygular yapıcı ve yıkıcı olmak üzere ikiye ayrılır. Yapıcı duygular bizi hedefimize gitmemizi kolaylaştırır. Yıkıcı duygular ise bizi hedefimizden uzaklaştırır. Çünkü akılcı zekayı çalışamaz hale getirir. İsteksizlik, verimsizlik, odaklanma güçlüğü ve algı bozukluğu gibi sorular doğurur.
Bu sebeplerle bizi hedefimizden uzaklaştırmaya çalışan ham adamlarla tartışmaya ve sürtüşmeye girmememiz gerekir. Onları ikna edemeyiz. Mecbur olmadıkça onlarla zaman geçirmemekte de fayda vardır.
Deniz Egece, Zayıflamada Son Söz, EGECE Yayınları, İstanbul,
Zülfikar Özkan, Duygusal İletişim, Hayat Yayınları, İstanbul, 2015.